Diyarbakır Dicle Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Hasan İçen, son günlerde artan sokak hayvanlarının saldırılarısına dikkat çekerek çözümün, barınak sayılarının artması, şartlarının iyileştirilmesi ve çip uygulaması olduğunu söyledi.
Türkiye'de Sona zamanlarda sokak köpeklerinin saldırılarının artmasıyla bazı üzenlemelerde tartışılmaya başlandı. Bu konuda açıklamalarda bulunan Başhekim Prof. Dr. Hasan İçen, sokak hayvanlarının saldırısı ile ilgili olarak, "Köpeklerin psikolojisini iyi bilmek gerekir"dedi.
Köpeklerin yanından geçerken onlardan korkulduğunu belli etmemek gerektiğine vurgu yapan İçen, köpek görürken ani heyecanlanmanın köpekleri harekete geçirdiğini ve o insanı düşman olarak belleyebileceğini vurguladı.
Köpeklerin kendi bölgesini koruman adına harekete geçebileceğni dile getiren İçen, şöyle dedi:
“İçlerinden bir tanesi kendi bölgesini korumak adına size tepki gösterebilir, havlayabilir. Eğer o havlama esnasında kaçma gibi bir eylemde bulunursanız bu sefer sizi düşman belleyip saldırabilir. İnsanlara bu hayvanlardan korkmamayı öğretmemiz lazım. Korkusu ve fobisi olan kişileri barınaklara götürüp bu hayvanların aslında tehlikeli olmadığını ispatlamak lazım. O fobiyi yendikten sonra eğer siz köpekten korkmazsanız köpek de bir değil, 30 tane olsa havladığında siz o korkuyu salmadığınız sürece kolay kolay size saldırmaya cesaret edemezler. Ama içlerinde bir tanesi psikolojik olarak saldırır, o saldırı sizde panik oluşturursa diğerleri de iştirak eder. İşte bu, istenmeyen durumlara sebep olur.”
"hayvanlar oyuncak değil"
Avrupa’da sokak köpeği diye bir kavramın olmadığını belirten İçen, avrupada köpeklerin sokaklara atılacak kadar değersiz canlılar olmadığını kaydederek, “Onlarda bir can, birlikte yaşıyoruz, birlikte yaşamanın gereği ne ise onu yapmamız lazım. Avrupa’nın birçok ülkesini gezdim, sokak hayvanlarıyla ilgili araştırmalarda bulundum. Orada sokak köpeği diye bir kavram yok. Herkes evinde 3-4 tane köpek besler ve canından can gibi besler. Ama hayvanı alıp iki günlüğüne çocuklarına hediye etmek, üç gün sonra havlıyor veya bakamıyoruz diye sokağa atmak gerçekten zalimce bir davranış. Öncelikle bunun önüne geçmek lazım; hayvan, bir oyuncak değildir” dedi.
Türkiye’de, barınakların eskiye göre çok daha iyi olduğunu söyleyen İçen, yeni çip uygulamasıyla sokağa atılan köpeğin kime ait olduğunun hemen tespit edildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Avrupa’da da bu uygulama var. Hayvan sokağa atılmışsa, sahibi bulunduğunda ciddi cezaya çarptırılıyor. Dolayısıyla kimse kolay kolay o köpeği sokağa atamıyor. Eğer çipsiz ve sahipsizse barınaklar bunu sahipleniyor. Barınaklar bunun tedavisinden sonra sahiplendirmesine de gidiyorlar. Türkiye’de, barınaklarımız eskiye göre çok daha iyi. Özelikle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin barınakla ilgili yaptığı düzenlemeden sonra eskiye oranlar hizmetler nispeten biraz daha düzeldi. Ama örnek göstereceğim barınaklardan bir tanesi şu anda Mardin Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılıyor. Yaklaşık 350 dönüm bir arazi tahsis edilmiş ve burada hayvanseverlere yönelik özelikle ağaçlandırma da yapılarak hayvanseverlerin gidip orada hayvanları sevmesi, gezdirmesi, bakım ve beslemelerini bizzat kendi elleriyle yapmaları sağlanacak. Böylece sokak hayvanı kavramı, insanların korkusunu yenmesi ve bu tehlikenin ortadan kaldırılması hedefleniyor.”
“barınak sayılarını artırmak gerek"
Hayvanlarında, insanların da değerli olduğunu belirten İçen, “Dolayısıyla insanlarla hayvanları karşı karşıya getirmemek gerekir. Onları bu pozisyonlara düşürmemek bizim için oldukça önemli. Bunun da tek yolu barınak sayılarını ve kalitelerini artırmaktan geçer. Onların sosyal bir canlı olduğunu ve bu sosyal canlıların da ilgiye ihtiyaç duyduklarını, dolayısıyla bunları sadece oraya atmak değil, özelikle belli aralıklarla ilkokul, ortaokul öğrencilerine bu barınakları ziyaret ettirip köpeklerle daha yakın temas sağlamalarını kolaylaştırmalıyız. Hayvanların aşıları da yapıldığı için insanlar için tehlikede arz etmeyecek."şeklinde konuştu.
Kuduz vakalarına da dikkat çeken Prof. İçen, “Son dönemde gerçekten vaka sayısını arttığı bir olgu. Kuduz için ciddi aşılama programlarının sadece evcil hayvanlarda değil, yaban hayvanlarında ve bunun içinde çiplendirmenin muhakkak bütün hayvanlara yapılması gerekir. Bu şekilde de kuduzu nispeten kontrol altına alabiliriz. Evcil hayvanlarımızın sayısını bilmek, envanterimizi iyi bilmek ve bunları kısırlaştırmak. Bunlara eziyet değil, hayat standartlarını yükseltmemiz lazım. İnsanları koruyalım derken hayvanlara da eziyet etmememiz gerektiğini de unutmamamız lazım.” ifadelerinde bulundu.
(İHA)