Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi toplantısına katılan Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Madenkuyu, DEM Parti adına asil üye olan Van Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan’a konulan yurt dışı yasağı nedeniyle kendisinin katıldığını belirttti.

DEM Partili tüm belediye eş başkanlarına yurtdışı çıkış yasağı olduğunu vurgulayan Madenkuyu, 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerden önce ve sonrasında DEM Partili belediyelerin maruz kaldığı baskılara dikkati çekti.

Dünya çapında yerel ve bölgesel demokrasinin sağlanması gerektiğini ifade eden Madenkuyu, ''Yerel demokrasiyi sağlamamız için halkın katılımıyla gerçekleşen bir yerel yönetimler anlayışının olması gerekir. İktidar mekanizmalarının halka uzak bir şekilde işlemesi merkeziyetçi zihniyetin tek noktadan karar alması yerel demokrasiyi engellemektedir'' ifadesini kullandı.

Türkiye’nin yerel yönetimler politikasına işaret eden Madenkuyu, şunları kaydettİ:

''Türkiye’nin idari yapılanması, Anayasa’da ‘merkezi’ ve ‘yerel’ olarak tanımlanmaktadır. Yurttaşlar da bu iki yapılanmaya oy kullanarak, temsiliyetlerini belirleyerek katılım gösterirler. Merkezi yapılanma, karşılığını TBMM’de bulur; yerel yapılanma ise belediyelerde, belediye meclislerinde ve il genel meclislerinde. Yerel yönetimler açısından belediye meclisleri hem karar organı hem de denetim organıdır. Belediyeye ilişkin çalışmalar mecliste tartışılıp karara bağlanır, yine çalışmalara ilişkin denetim de bu mecliste sağlanır.''

Son 8 yıl içinde belediyelere atanan kayyım uygulamasını anımsatan Madenkuyu, şöyle devam etti: “Kürt sorununun en temel meselelerinden biri olan anadil hakkı korunması kapsamında çok dilli yerel yönetim hizmetleri adeta kriminalize edilmektedir. Yaya geçitleri için yazılan Kürtçe uyarılar silinmiştir. Sosyo kültürel çalışmalara müdahale edilerek yereldeki halklar üzerinde asimilasyon politikaları devreye girmiştir. Kayyım atanan bütün belediyelerde milyonlarca borç bırakılmış, belediye taşınmazları; merkezi hükümet güdümündeki mekanizmalara ya devredilmiş ya da bedelsiz olarak tahsis edilmiştir. Çalışan personeller işlerinden ihraç edilmiş, onların yerine gereğinden fazla personel alınmıştır.”

2024 yerel seçimlerinden sonra belediyelerin milyonlarca borçlarla kayyımlardan devralındığını kaydeden Madenkuyu, “Belediyeler yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Tedbirleri Genelgesi kapsamında kamu yararını taşıyan ve acil karşılanması gereken hizmetlerin hiçbiri yapılamaz hale gelmiştir. Şöyle ki yerel yönetimlere kanunlar tarafından verilmiş harcama yetkisinin engellenmeye çalışılmasıyla temel faaliyet alanları olan yol, ulaşım, su, temizlik gibi belediye hizmetlerinin omurgası niteliğindeki alanlarda da bu genelge bahane edilerek hizmetlerin yapılması engellenmektedir. 8 yıllık kayyım sürecinde hiçbir müfettişin uğramadığı belediyeler, DEM Parti belediyeleri kazanır kazanmaz müfettişlerin mabedine dönmüştür.''

Toplantıda, 31 Mart Seçimlerini İzleme Komisyonu ile birlikte Türkiye raportörleri İsviçreli David Eray ve Slovenyalı Vladimir Prebilic’in hazırladığı “Türkiye'deki Yerel Seçimler Yerel Özerklik Avrupa Şartı'nın Uygulanması İzleme Komisyonu ve İnsan Hakları ile Hukukun Üstünlüğünün Yerel ve Bölgesel Düzeyde Saygı Gösterilmesi Üzerine” başlıklı rapor, yapılan tartışmaların ardından oy çokluğuyla kabul edildi.