Meral Özdemir
Diyarbakırlılar tarafından daha çok tercih edilen o gölün tarihinin 4 bin yıl öncesine dayandığı belirlendi.
Elazığ'a 38, Diyarbakır'a 139.3 kilometre uzaklıkta bulunan Hazar gölü, yaz aylarında tatilcilerin vaz geçilmez yeri. Elazığ'a daha yakın olmasına rağmen, göl daha çok Diyarbakır'da yaşayanlar tarafından yaz aylarında tercih ediliyor. Batıya tatile gidemeyen vatandaşlar, serinlenmek için Hazar Gölü sahillerinde çadır kurarak 3 ay tatil keyfini sürdürürler.
4 BİN YILLIK GÖL ALTINDAKİ YERLEŞİM
Fotoğraf: Hazar Gölü altında kalan tarihi kalıntılar
Elazığ Gezi Rehberinde yer alan bilgiye göre, Sivrice’de bulunan Hazar Gölü, 1991 yılında tescillenerek 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak koruma altına alınan bir su altı şehridir. Yapılan araştırmalarda, suyun altında 2,5 kilometrekare alana yayılan eski yerleşim yeri bulunuyor.
Bugüne kadar yapılan kısıtlı su araştırmalarında 11. yüzyıla ait kalıntıların yoğunlukta olduğu, ancak çevresindeki arkeolojik buluntulardan dört bin yıl öncesine ait izler barındırdığı tahmin edilmektedir.
SURP NİŞAN KİLISESİ
Fotoğraf: Hazar Gölü altındaki kalıntılar
Yapılan incelemelerde su altında, bir kale ve şato özelliği de taşıyan bir kilise kalıntıları bulunuyor.
Surp Nişan olarak adlandırılan kilise harabe haline gelene kadar kayıklarla ulaşılarak ziyaret edilmiş ve Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. Çeşitli efsane ve rivayetlere dayanarak bazı kutsal eşyalar barındırdığı inancından dolayı önemini sular altında kalana kadar korumuştur.
KÖYLÜLER KIYIYA TAŞINDI
Gölün suyu 1800’lü yılların başına kadar fazla yükselmemiş, 1830’lu yıllara gelindiğinde sular olağanüstü bir şekilde hızla yükselerek adayı suların kaplamasından sonra evlerle birlikte kilise de göl ortasında kalmış ve sonra da harabe hale gelerek yıkılmıştır. Bu kutsal kilisenin üzerinde bulunduğu adada 50-60 haneli Gölcük köyünün var olduğu ve suların yükselmesinden sonra kıyıya taşındığı belgelerde yer almaktadır.
1608 yılında bölgeyi ziyaret eden Polonyalı “Simeon” un seyahatnamesinde; “Bir kısmı sular altında kalmış olan bu yerde kendisinin de kayıkla kilise adasına giderek ibadet ettiği ve orada bulunan kutsal bir haçı kendisine gösterdiklerini” belirtmektedir.
ALTIN ÇULLU MERKEP
Evliya Çelebi seyahatnamesinde ise 17. yüzyılda burada Harput’a beş saat mesafede bir kent olduğundan söz edilerek, Hıristiyanların taptığı Hz. İsa veya havarilerinden birinin olduğu rivayet edilen altın çullu bir merkebin mumyalanarak manastırın içinde yerin altına saklanmış olduğunu söylenmektedir.
HAZAR GÖLÜ HİKAYESİ
Fotoğraf: Hazar Gölü Genel görünüşü
Hazar gölü “Hamile dağ” efsanesinde, zamanında burada ''Şirin Şehir'' adı ile bir yerleşimin olduğu söyleniyor.
Rivayete göre, hamile bir yabancı kadının buradan geçerken evlerden su istediği, ancak köylülerin su vermemesi üzerine beddua ettiği söyleniyor. Hamile kadının ''sular altında kalın, ben de taş kesileyim'' diye beddua ettiği, bunun üzerine gölün çökmesi ile köyün sular altında kaldığı ve kadının da dağa dönüştüğü anlatılmaktadır.
Hazarbaba olarak da bilinen bu dağ, Elazığ’ın her yerinden görülür ve gerçekten de saçları, yüzü, karnı, ayakları ve hatta elbisesinin kırışıklıkları ile tam bir kadın görünümündedir.
2 bin 347 metre yüksekliğindeki Hazarbaba Dağında kayak sporları yapılmaktadır.