İsrail, Ortadoğu’da Akdeniz kıyısında bulunan bir devlettir. Yahudilerin tarihi ve dini vatanı olarak kabul edilen bu topraklar, binlerce yıl boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İsrail devleti ise 20. yüzyılda, Yahudi ulusalcılığı hareketinin sonucu olarak kurulmuştur.

Haçlı Seferlerinin bitiminden, 1917 İngiliz fethine kadar Mısır Memlük Sultanlığıdaki Suriye vilayetinin bir parçasıydı ve 1517 yılından sonra Yavuz Sultan Selim hükümdarlığındaki Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası olarak kaldı.

19. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa’daki Yahudilere karşı zulüm, Siyonist hareketi doğurdu ve antik krallıkların bulunduğu, Filistin olarak adlandırılan bölgede Yahudilere ait bir anavatan kurulmasına yönelik uluslararası destek arttı.

Suriye’nin İngilizler tarafından fethedilmesinden sonra, I. Dünya Savaşını takip eden Balfour Deklarasyonu ve Filistin mandasının kurulmasıyla birlikte, Aliyah (İsrail topraklarına diaspora Yahudilerinin geri dönmesi) arttı ve bu da Arap ve Yahudi milliyetçiliğinin çakışmasından dolayı Arap-Yahudi gerginliğinin artmasına sebep oldu.

1948 yılında İsrail Bağımsızlığının ilan edilmesiyle, Avrupa ve Müslüman ülkelerden birçok sayıda Yahudi İsrail’e göç etti ve birçok Arap da İsrail’den göç etti. Bu göçler ileride daha büyük Arap-İsrail savaşlarına sebep olacaktı. Dünya’daki Yahudilerin yüzde 42'si günümüzde İsrail’de yaşamaktadır.

YAHUDİ ULUSALCILIĞI VE SİYONİZM

Yahudi ulusalcılığı, 19. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan bir ideolojidir. Yahudilerin bir millet olduğunu ve kendi bağımsız devletlerine sahip olmaları gerektiğini savunur. Bu ideolojiye Siyonizm denir. Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl, 1897 yılında İsviçre’de düzenlenen Birinci Siyonist Kongresi’nde Yahudi devletinin Filistin topraklarında kurulması gerektiğini ilan etmiştir.

FİLİSTİN SORUNU VE İNGİLİZ MANDASI

Filistin toprakları, 20. yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçasıydı. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu yenilince, bu topraklar İngiltere’nin yönetimine geçti. İngiltere, 1917 yılında yayınladığı Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere Filistin’de bir ulusal yurt vaat etti. Ancak aynı zamanda Filistinli Araplara da kendi haklarını koruyacağını söyledi. Bu durum, Filistin’de Yahudi ve Arap nüfusu arasında çatışmalara yol açtı.

İSRAİL’İN KURULUŞU VE ARAP-İSRAİL SAVAŞLARI

1947 yılında Birleşmiş Milletler (BM), Filistin’i Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölen bir bölünme planı önerdi. Bu plana Yahudiler evet, Araplar hayır dedi. 14 Mayıs 1948 tarihinde, İngiltere’nin Filistin’den çekilmesinden bir gün önce, Yahudi liderler İsrail devletinin kuruluşunu ilan ettiler. Bu ilan, Arap ülkelerinin tepkisini çekti ve ertesi gün Arap-İsrail Savaşı başladı. Bu savaşta İsrail, BM planından daha fazla toprak kazandı.

İsrail’in kuruluşundan sonra, Arap-İsrail Savaşları devam etti. 1956 yılında Süveyş Krizi, 1967 yılında Altı Gün Savaşı, 1973 yılında Yom Kippur Savaşı ve 1982 yılında Lübnan Savaşı yaşandı. Bu savaşlarda İsrail, Filistin’in büyük bir bölümünü işgal etti ve Golan Tepeleri, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’yı kontrol altına aldı.

FİLİSTİN-İSRAİL BARIŞ SÜRECİ VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUM

Filistin-İsrail barış süreci, 1990’lı yıllarda başladı. Oslo Anlaşmaları ile Filistin Özerk Yönetimi kuruldu ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria’nın bazı bölgelerine kademeli olarak özerklik verildi. Ancak bu anlaşmalar, Filistinlilerin tam bağımsızlığını sağlamadı ve İsrail’in yerleşim faaliyetleri devam etti. 2000 yılında başlayan İkinci İntifada, barış sürecini sekteye uğrattı.

Günümüzde Filistin-İsrail sorunu, halen çözüme kavuşturulamamıştır. Filistinliler, BM tarafından tanınan bir devlet olarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Ancak İsrail, bu tanımayı reddetmiş ve Filistin topraklarında güvenlik gerekçesiyle askeri operasyonlar düzenlemeye devam etmiştir. Filistinliler ise, İsrail’in işgaline karşı direniş göstermekte ve uluslararası toplumdan destek beklemektedir.

Editör: Özgür Ayaydın