Yaşam

"Kişiselleştirilmiş tedavi"yle kanseri yendi

Abone Ol

Safra kesesi kanseri olan 68 yaşındaki hasta, Medicana Ataşehir Hastanesinde tedavi olarak kanseri yendi.

Hastanın kanser öyküsü ve tedavi süreciyle ilgili açıklamalarda bulunan Medicana Ataşehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mutlu Demiray, hastanın karın ağrısı, hızlı kilo kaybı ve genel halsizlik şikayetleriyle daha önce farklı bir sağlık merkezine başvurduğunu, yapılan tetkikler sonucunda ileri evre safra kesesi kanseri teşhisi konulduğunu söyledi.

Hastanın 2022 ağustosunda tedavi için kendilerine geldiğini dile getiren Demiray, "Hasta, kemoterapi içeren tedavi yaklaşımlarını reddettiği için ikinci bir görüş almak ve alternatif tedavi seçeneklerini değerlendirebilmek amacıyla tarafımıza başvurdu. Tanı anında safra kesesindeki kitleye ilaveten kemiklerde de yaygın metastazlar (kanserin farklı doku ve organlara sıçraması) mevcuttu." diye konuştu.

Demiray, hastaya, merkezdeki tüm hastalara uyguladıkları gibi kapsamlı bir genomik profil taraması yapılmasının önemi hakkında bilgi verdiklerini belirterek, hastanın uygun testlere yönlendirildiğini ve yapılan testler sonucunda üç farklı gende, literatürde daha önce tanımlanmamış bozukluklar tespit edildiğini ifade etti.

Hastanın tümör biyolojisinin, hastanedeki moleküler tümör kurulunda bulunan kanser genetiği uzmanlarının desteğiyle değerlendirildiğini ifade eden Demiray, hastanenin tıbbi onkoloji ve kanser genetiği uzmanları tarafından, ileri aşama safra kanalı tümörü ve kemik metastazları bulunan hastaya akıllı ilaçlarla özel tedavi planı uygulandığını ve tedavinin başarıyla sonuçlandığını anlattı.

Demiray, hastanın tedavi sürecinde normal yaşamına devam ettiğini aktararak, şunları söyledi:

"Hasta, başka bir şehirdeki yazlığına gidebiliyor ve ailesiyle vakit geçirebiliyor. Bulunduğu şehirden belirli aralıklarla takip için hastanemize geliyor ve rutin tetkik sonuçlarını telefonla değerlendirerek de destek alabiliyor. Çünkü uygulanan tedavi planında kullanılan ilaçların hepsi ağızdan alınıyor. Bu sayede, tedavi hastayı günlük yaşamdan koparmıyor ve hastamız normal hayatına devam edebiliyor."

"MOLEKÜLER TÜMÖR KURULLARI, HASTALARIN GENETİK PROFİLİNE UYGUN TEDAVİYİ BELİRLEMEDE KİLİT ROL OYNUYOR"

Türkiye'de ve yurt dışında yaşanan gelişmelerin, kişiselleştirilmiş kanser tedavisinin, Türkiye ve dünya genelinde giderek daha fazla önem kazandığına dikkati çeken Demiray, şu ifadeleri kullandı:

"Moleküler tümör kurulları, hastaların genetik profillerine uygun tedavi seçeneklerini belirlemekte kilit rol oynuyor. Yurt dışında bu alanda önemli ilerlemeler kaydedildi ve Türkiye'de de bu gelişmeler yakından takip edilerek uygulanmaya başlandı. Biz de kişiye özel kanser tedavi merkezimizde, bu işin öncü ekiplerinden biri olarak bir süredir bu yaklaşımlara uygun bir şekilde moleküler tümör kurullarında klinisyenler ve kanser genetiği uzmanları ile beraber çalışıyoruz. Özellikle hedefe yönelik tedaviler ve kombinasyon tedavileri, kanser tedavisinde umut verici sonuçlar ortaya koyuyor."

Demiray, kişiselleştirilmiş kanser tedavisinin geleceğin ve dönemin tedavisi olarak değerlendirilebileceği belirterek, genetik profillemenin giderek daha ulaşılabilir hale gelmesiyle, hastaların tümör biyolojilerinin çözümlenerek en uygun tedavi seçeneklerine yönlendirilmesinin daha da mümkün hale geldiğini aktardı.

Bu yaklaşımın tedavi etkinliğini artırarak, yan etkileri de azaltılabildiği bilgisini paylaşan Demiray, "Kişiselleştirilmiş tedavi, kanser tedavisinde devrim niteliğinde olup, tüm dünyada ve ülkemizde her geçen gün daha fazla benimsenecek ve uygulanacak." dedi.

"KANSER TEDAVİSİ VE UMUT VERİCİSONUÇLARI ULUSLARARASI SİTELERDE YER ALDI"

Demiray, Medicana Ataşehir Hastanesine başvuran, safra kanalı tümörü ve yaygın kemik metastazları bulunan 68 yaşındaki kadın hastaya uygulanan kişiselleştirilmiş kanser tedavisi ve umut verici sonuçların, uluslararası onkoloji dergisi "Therapeutic Advances in MedicalOncology" ile "OncoDaily" sitesinde yer aldığını söyledi.

Hastanın tedavi sürecini ve elde ettikleri başarılı sonuçları, benzer durumdaki hastalara fayda sağlayabilmek ve bilimsel birikime katkıda bulunmak amacıyla onkoloji camiasında prestijli bir hakemli dergide yayımladıklarını kaydeden Demiray, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çalışmamız hızla alanındaki araştırmacı ve klinisyenlerin dikkatini çekti ve onkoloji alanındaki güncel bilgilerle önemli araştırmaların paylaşıldığı uluslararası platformlarda yer aldı. Bu durum, tedavinin yenilikçi yaklaşımını ve elde edilen olumlu sonuçları geniş bir kitleye ulaştırarak önemli bir etki yarattı. Yayınımızın geniş ilgi görmesi, yaptığımız çalışmanın bilinirliğini artırarak bilim camiasından olumlu geri dönüşler almamıza olanak sağladı. Bu başarı, sadece ülkemiz için değil, aynı zamanda onkoloji camiası için de gurur verici bir gelişme. Yarın da bugün olduğu gibi, ülkemize ve topluma hizmet etme gayretimize kararlılıkla devam edeceğiz."

"TEDAVİ PLANINI SÜREKLİGÜNCELLİYORUZ"

Medicana Ataşehir Hastanesi Kişiye Özel Kanser Tedavi Merkezi Kanser Genetik Uzmanı Esranur Aydın, tedavi sürecine ilişkin yaptığı değerlendirmede, hastanın kendilerine geldiğinde yapılan moleküler analizlerde daha önce tanımlanmamış üç farklı genetik bozukluk tespit ettiklerini ve bozukluklardan birinin kanserin ana etkenlerinden biri olduğunu düşündükleri bir mutasyon belirlediklerini söyledi.

Başlangıçta tedaviye bu ana değişikliği hedefleyen tek bir ilaçla başlandığını aktaran Aydın, şöyle konuştu:

"Hasta bu tedaviye gayet iyi yanıt verdi ve yaklaşık 8 ay boyunca hastalığında olumsuz herhangi bir ilerleme olmadan takip edildi. Ancak, daha sonra ilerleme belirtileri gözlemlenince, kendisine direnç yaratabilecek yeni genetik bozuklukları tespit etmek amacıyla yeniden test yapılması önerildi. Fakat hastamız yeniden bir örnek vermeyi reddetti. Bu nedenle, mevcut verileri değerlendirmek için uluslararası katılımcılarla birlikte bir moleküler tümör kurulu daha toplandı. Bu kurulda, hastada kansere neden olabilecek tüm değişikliklerin aynı anda hedeflenebilmesi amacıyla üçlü bir kombinasyon tedavisi yapılması planlandı. Bu tedavi yaklaşımı daha önce literatürde bulunmayan yenilikçi bir yöntemdi. Hastamız bu yeni tedavi planına da son derece iyi yanıt verdi ve şu anda hastalığında herhangi bir ilerleme olmadan takibi devam ediyor."

Aydın, hastanın tedavi planını saptanan üç bozukluktan birini hedefleyen tek bir ilaçla başlattıklarını ve hastalığın seyrine göre kombinasyon tedavilerine geçiş yaptıklarını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Moleküler düzeyde yapılan takip ve değerlendirmeler sayesinde, hastaların tedaviye verdikleri yanıtı daha doğru ve kolay bir şekilde izleyebiliyoruz. Bu analizlerden elde edilen verilerin en iyi şekilde incelenmesi için farklı uzmanlık alanlarından katılımcılarla çok disiplinli toplantılar düzenliyoruz. Kanser tedavi süreci durağan bir süreç değildir. Verilen ilaçlara bağlı olarak yeni değişiklikler ve direnç gelişebilir. Bu nedenle, tedavi planını sürekli olarak güncelliyor ve hastaların değişen tümör biyolojilerini de dikkate alıyoruz."

Aydın, hastanın tedavi sürecinde normal yaşamına devam ettiğini aktararak, "Hasta motor sürmekten keyif alıyor, ailesiyle vakit geçiriyor. Bulunduğu il dışından tedavi için geliyor ve telefonla görüşmelerle de destek alabiliyor. Tedavi, hastayı yaşamdan koparmıyor, günlük hayatına devam edebiliyor." bilgisini paylaştı.

Hastanın tedavi sürecinde, Prof. Dr. Mutlu Demiray ve Biyolog Esranur Aydın'ın yanı sıra, kanser genetiği uzmanları Ünal Metin Tokat, Eylül Özgü, Ashkan Adibi, Şevval Nur Bilgiç yer aldı.