CHP TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Silivri Cezaevinde yerine kayyum atanan Esenyurt Prof. Dr. Ahmet Özer'i ziyaret etti.
Tanrıkulu, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Ahmet Özer'in kimliğini saklamadan, bu kimliği sahiplenerek Esenyurt'ta, Türkiye'nin en büyük ilçesinde belediye başkanı olmasını hazmedemediler” diye belirtti.
“İddianameyi yazmak için neyi bekliyorsunuz, sahte deliller üretmeyi mi?”
Tanrıkulu ziyaret ilişkin yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
"Silivri Cezaevindeyim. Profesör Doktor Ahmet Özer'i ziyaret ettim, Esenyurt Belediye Başkanımızı. Sağlığı gayet iyi, motivasyonu yerinde, içeride çalışıyor. Herkese selam ve sevgilerini iletti.
Bu vesileyle görüşlerimi iletmek istiyorum. Profesör Doktor Ahmet Özer, tamamen hukuka aykırı bir biçimde, Anayasaya aykırı bir biçimde gözaltına alındı, görevinden alındı ve tutuklandı. Yaklaşık bir aydır cezaevinde kendisi.
Her gün yandaş medyada hukuka aykırı bir biçimde, ne olduğu belli olmayan bazı bilgiler servis ediliyor. Bunlara aslında bilgi demek mümkün değil, kendisiyle ilgili olarak bir algı oluşturmaya çalışılıyor. Ama tümü dayanaktan yoksun, hiçbir dayanağı yok ve hukuka uygun değil bütün bunlar!
Amaç şuydu: Esenyurt'ta CHP'nin kazandığı belediyeye rant nedeniyle el koymak.
Şimdi şunu ifade etmeliyim: Ahmet Özer Kürt. Kürt kimliğine sahip bir yurttaşımız, bir Hocamız aynı zamanda. Ahmet Özer'in bu kimliğiyle ve bu kimliği saklamadan, bu kimliği sahiplenerek Esenyurt'ta, Türkiye'nin en büyük ilçesinde belediye başkanı olmasını hazmedemediler.
Dolayısıyla hiçbir dayanağı olmayan bir operasyon yaptılar ve bununla şu mesajı vermeye çalışıyorlar: Bakın siz Cumhuriyet Halk Partisinde dahi olsanız eğer bu kimliğe sahipseniz, bu kimliği sahipleniyorsanız, bu kimliğe aitseniz sizi belediye başkanı yaptırmayız. Dolayısıyla bir delil olmadan gözaltına aldılar, tutukladılar ve görevden aldılar. Şimdi iddianameyi hazırlamak için uyduruk, ne olduğu belli olmayan, tamamen hukuka aykırı olarak bir düzen içerisindeler.
Şimdi bir belediye başkanını eğer gözaltına alıyorsanız o zamana kadar kendisiyle ilgili olan iddiaların tümünün delillendirilmesi lazım ve toplanmış olması lazım.
Aradan bir ay geçti, eğer gerçekten hakkında bir iddia varsa, bir iddia başlangıcı varsa yazarsınız bir hafta içerisinde iddianamesini, mahkemeye sunarsınız. Bir arayış içerisine girmezsiniz. Yani biz ilk önce gözaltına alırız, tutuklarız, arkasından delil yaratırız demezsiniz. Ama aradan geçen bu süre, aynı zamanda Ahmet Özer'le ilgili olarak bir delil yaratma, delil oluşturma, sahte işler yapma, hukuka aykırı işler yapma sürecinin de işlediğini gösteriyor.
Şunu ifade etmeliyim: Esenyurt'ta Ahmet Özer her iki Esenyurtludan birinin oyunu aldı!
Şimdi Esenyurt Halkının yüzde 80'i, Ak Parti'ye de MHP'ye de oy veren yurttaşlarımızın da çoğunluğu, Ahmet Özer'in bu şekilde görevden alınmasına karşılar. Bunu mutlaka Adalet ve Kalkınma Partisi de ölçüyor.
Benim onlara seslenişim şu: Bu hukuka aykırılığa son verin. Kayyum meselesi bütün Türkiye'de ve Esenyurt'ta sonuçta bir aidiyet meselesinin zayıflaması demektir aynı zamanda. Ve bütün bu operasyonlar her ne kadar adını tırnak içerisinde terör deseniz bile yurttaşlarımız şunu çok iyi biliyorlar ki, bu aynı zamanda Kürtlerin siyaset yapmasına, kendi kimlikleriyle siyaset yapmasına engel olunmasıdır. Ve Kürt kimliğinin Türkiye'de giderek yok olması için bir mücadelenin adıdır kayyumun atanması aynı şekilde. Bunlara son verin. Eğer gerçekten toplumsal barış istiyorsanız ve bu barışın bir an evvel gerçekleşmesini istiyorsanız bu uygulamadan vazgeçmelisiniz.
Ben Ahmet Özer'i ziyaret ettim. Bir kez daha ifade ediyorum. Bu hukuksuzluklara Ahmet Özer'in şahsında bütün belediye başkanları bakımından son verilmesi lazım ve yenisinin olmaması lazım. Bütün bu işler Türkiye'nin toplumsal barışına, adalete hizmet etmiyor ve etmeyecek.