Diyarbakır’da konuşan ve çözümün adresinin Amed ve Ankara olduğunu söyleyen DEM Parti Eş Genel başkanı Tuncer Bakırhan, “Silahını bırakan ne yapacak, nereye gidecek” diye sordu.
Diyarbakır Sezai Karakoç Kültür Merkezinde DEM Partinin düzenlediği, “Toplamsal Barış ve Özgürlük buluşmaları” toplantısında DEM Parti EŞ Genel başkanı Tuncer Bakırhan konuştu. Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve çok sayıda partilinin katıldığı toplantıda konuşan Bakırhan, İmralı’da yapılan görüşmelere değindi.
“ÖCALAN, HALKIN DÜŞÜNCELERİNİ İSTİYOR”
Bakırhan, "Sayın Öcalan heyetle yaptığı iki görüşmede de bu süreci değerlendirirken orada çok önemli bir şey söylüyor; bu işin asıl sahibi halkımızdır, halklarımızdır, Amed halkıdır. Dolayısıyla bir karar vermeden, bir kararlaşmaya ulaşmadan önce işin asıl sahibi olan işin yükünü çeken halkımızla tartışın, konuşun, halkımızın bu süreç hakkındaki önerilerini düşüncelerini alın ve bana getirin demişti heyete. Biz de heyetimizle birlikte bu buluşmaları yapıyoruz. Buradan da çıkan düşünceleri heyet aracılığıyla Sayın Öcalan’ın kendisine ileteceğiz” dedi.
“ÇÖZÜMÜN MERKEZİ ANKARA VE AMED’DİR”
DEM Parti Eş Genel başkanı Tuncer Bakırhan, iktidarların dönem dönem Amed’e (Diyarbakır) büyük bir anlam yüklediğine dikkati çekerek, “Yeri geliyor bu ülkeyi yönetenler, ‘Kürt sorununun çözümü Diyarbakır’dan geçer’ diyor. Bazen birileri çıkıp 'AB’nin yolu Amed’den geçer' diyor. Amed sadece bizim gözümüzde değil, aynı zamanda bu ülkeyi yönetenler açısından da çok önemli bir kent. Biz de tekrar ediyoruz. Hem çözümün ve barışın yolu Amed’den geçer, aynı zamanda Ankara’dan da geçer. Biz de Amed’in yanına Ankara’yı ekleyelim. Çünkü bu çözüm ve barış süreçleri aynı zamanda tarafların birlikte oturup istişare ettikleri, müzakere ettikleri ve bir sonuca vardıkları bir süreçtir. Amed ve Ankara bu tartışmaların bir çözüme evrilmesinin merkezleridir. Zaten Türkiye çözümü derken biz tam da bunu kastediyorduk” diye konuştu.
"SİLAH SEBEP DEĞİL, SONUÇTUR"
Kürt sorununun çözümü ve İmralı'dan gelen mesajlara değinen Bakırhan, Bu sorununun bugün bu boyutuyla tartışılması, 4 yıldır İmralı’da tecrit edilen Sayın Öcalan ile tekrar heyetin görüşmesi çok değerlidir. Biz buna değer ve önem biçiyoruz" diye kaydetti. İktidarların bugüne kadar soruna "güvenlik ve istihbarat sorunu" olarak yaklaştıklarına dikkati çeken Bakırhan, "Kürt sorununun müzakere ve demokratik yollarla çözümü emin Türkiye’de yaşayan herkese büyük katkı sağlayacaktır. Hem demokratik hem ekonomik hem sosyal hem siyasal anlamda bu toplumsal çürümeyi önlemek adına bu sorunun çözümü herkesin sorumluluğundadır. Herkesin bu sorunun çözümüne dönük bir irade ortaya koyması gerekiyor" dedi. Bakırhan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“BİRİLERİ, KÜRT HEREKETİ AKP İLE ANLAŞMIŞ DİYOR”
"Hem saray medyası hem iktidar medyası hem de onun karşısında muhalifim diye medya mecralarında çok farklı şeyler tartışılıyor. Ama hiç birisinde gerçek tartışılmıyor, hiçbirinde siz yoksunuz; halkımızın talepleri yok, sizin temsilcileriniz yok. Kendi kendilerine çalıp, kendi kendilerine oynuyorlar. Birilerine göre Kürt hareketi AKP ile anlaşmış, kapalı kapılar arkasında tekrar Erdoğan’ı seçtirmek için bir anlaşma yapmışlar. Diğerleri de Kürtlerin sorununun çözüldüğünü, bunun bir istihbarat ve başka bir sorun olduğunu söylüyor. Başka bir yönüyle meselenin sadece silahla ilgili olan boyutunu tartışıyorlar. Biz her yerde söyledik, silah bu meselenin bir sonucudur, sebebi değil. Bu meselenin asıl sebepleri tartışılırsa zaten silahın bir anlamı kalmaz. Türkiye’de bugüne kadar sebepler tartışılmadığı için maalesef sonuçları üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Evet, her iki mecra da kendisine göre farklı bir yerden bakıyor. Ama biz ezilenler, emekçiler, Kürtler nereden bakıyoruz? Biz diyoruz ki Kürt meselesinin çözümü, Türkiye halkları için bir fırsattır. Çok önemli bir zemin yaratacak. Bu meselenin çözülmesi Türkiye’yi hem ekonomik olarak hem bölgede önemli bir güç haline önemli bir model haline getirecektir. İşte bu gerçekleri sizinle paylaşıyoruz.”
“BARIŞ SADECE SÖZLE OLMAZ, YASAL VE ANAYASAL BİR SORUNDUR”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Kürt sorununun boyutlarına da dikkati çekerek, “Barış sorunu sadece sözle olabilecek bir şey değil. Yasal, anayasal bir sorundur. Bu sorun çözülecekse Kürtler anadilinde eğitim görmelidir. Yerel demokrasi olmalıdır. Öyle herkesin keyfine göre Kürt halkının seçmiş olduğu iradeye kayyım atanmamalıdır. Türkiye tekçilikten uzaklaşmalıdır. Türkiye’de artık eşit vatandaşlık olmalıdır. Türkiye mozaik bir ülkedir. Türkiye’yi tek mezhebe tek kimliğe sıkıştıran bu anlayıştan vazgeçilmelidir. Bunun için bu sorun eğer tartışılacaksa bu ve buna benzer bir reform sürecinin de acilen hayata geçmesi gerekiyor. Mesele sadece bir çağrı meselesi değil. Çağrı yapılabilir. Bu konuda Sayın Öcalan’ın bir hazırlığı olduğunu dün de söyledik. Çok tarihi bir açıklamaya hazırlandığını belirttik. Bu tarihi açıklamada Türkiye’nin demokrasisini, demokratikleşmesini, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümünü, onurlu bir barışın formülünü Sayın Öcalan hazırlıyor. İnşallah yakın bir zamanda da hem bu sorunun çözümüne dönük düşüncelerini hem de kamuoyunun beklentilerine dönük zaten bir açıklama yapacak. Açıklamanın içerisini net olarak bilmemekle birlikte, açıklamanın kendisinde Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi yatıyor" diye konuştu.
"BAHÇELİ’YE SESLENİYORUM, MÜZAKARECİ BİR HÜCREDE TUTSAK EDİLİR Mİ?
MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye ve iktidara seslenen Bakırhan, “Baş müzakereci bir hücrede tutsak edilir mi? Nasıl müzakere edecek? 12 metrekarelik bir hücrede müzakere etmenin koşulları var mıdır? Ayda yılda bir heyetin gitmesi, birkaç dakika ya da bir 2 saat orada konuşmasıyla nasıl bu baş müzakereci kendi görev ve rolünü oynayacaktır? Toplumdan yalıtık toplumun ne düşündüğünü yeterince bilmeyen ve buna ulaşamayan kanalları olmayan bir insan nasıl müzakere yürütecek? Madem siz de baş müzakereci olarak kabul ettiniz o zaman tecridi kaldıracaksınız. Sayın Öcalan’ın düşüncelerini topluma taşıyacak bir yol bulmanız gerekiyor. Bugüne kadar anladık ama şimdi başka bir noktaya gelindi. İzole bir haldeki bir insana da buyur diyorsunuz müzakere edelim. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok. İşte onun için güçlü ve örgütlü olabilirsek o izolasyonu kırabiliriz. Öcalan’ı toplumla, toplumu Öcalan ile buluşturabiliriz. Öcalan’ın toplumla buluşması Türkiye’nin yararınadır, demokrasinin yararınadır. Öcalan’ın toplumla buluşması emin olun bu süreci hızlandıracak bir etkiye yol açabilir. Bu saatten tezi yok bu tecridi ortadan kaldırın, Öcalan’ı toplumla, toplumu da Öcalan ile görüşmesini sağlayacak pratik ve somut adımlar ortaya atın ki sizin samimiyetinize inanalım” dedi.
“SİLAHINI BIRAKANA NE OLACAK?
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, “Silahı bırakan ne yapacak, nereye gidecek, ailesine kavuşacak mı? ‘Suriye’de Irak’ta Kandil'de kalmasın’ diyenler bunun alt yapısını oluşturdu mu? Cezaevlerinde yüzbinlerce haksız hukuksuz kalan siyasi tutsaklar var, bunlara ne olacak? Anadil meselesi ne olacak, yerel yönetimler ne olacak? İrade gaspı olan kayyım ne olacak? diye sordu.
ÖCALAN’IN ÇAĞRISI İÇİN 2013 NEWROZ DEKLARASYONU’NA İŞARET ETTİ
Bakırhan, Öcalan’ın yapacağı belirtilen çağrı ile ilgili, “Çağrıda ne var? sorusunun çok yoğun olarak sorulduğunu ifade ederek, “Tabi biz İmralı’da değiliz. Heyetin bize aktardıkları ile yetiniyoruz. Çağrıda ne olacak biliyor musunuz; 2013 Newroz’unda Sayın Öcalan’ın çağrısı tam da bu kutup yıldızı dediğimiz, mücadelemizin mihenk taşı merkezi olan Amed’de yüzbinlerin önünde okunmuştu. Ne diyordu orada Sayın Öcalan; ‘Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun.' Şimdi bu çağrıda da fikirlerin ve siyasetin konuştuğu çatışma ve şiddetin ortadan kaldırıldığı, bu temelde hukuki ve yasal zeminin oluşturulduğu bir açıklama olacaktır. Biz buna kıymet biçiyoruz” dedi.