Bir zamanlar tarihin beşiği sayılan Diyarbakır, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da gözde rotalarından biri haline geliyor. Şehir, hem tarih hem de kültür tutkunları için adeta bir cennet. Her köşe başı, geçmişin izlerini taşıyor ve yaşamın geçmişle bugünü nasıl harmanladığını gözler önüne seriyor. Şehrin sokaklarında yürürken, ezan ve çan seslerinin birlikte yankılandığını duymak, farklı inançların binlerce yıldır barış içinde bir arada var olabileceğini hatırlatıyor.
Diyarbakır, her zaman tarihe yön veren medeniyetlerin buluşma noktası olmuştur. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük imparatorluklar bu topraklarda izler bıraktı. Bugün, bu mirası koruyan şehirde, bin 200’den fazla kültürel varlık bulunuyor. Kimi camiler, kimi kiliseler; kimi surlar, köprüler, hanlar… Her biri, geçmişin sesini günümüze taşıyor. Diyarbakır, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan surlarının ötesinde, bölgenin tarihine ışık tutmaya devam ediyor.
Zerzevan Kalesi: Doğu Roma’nın Sırları
Diyarbakır’ın kalbinde yer alan Zerzevan Kalesi, yıllar içinde kaybolmuş bir hazineyi gün yüzüne çıkarıyor. Bir zamanlar Doğu Roma İmparatorluğu’na ait önemli bir askeri üs olan bu kale, yapılan kazılarla birlikte 1.700 yıllık kaya mezarları, gizli geçitler ve savunma kuleleri gibi antik dünyanın gizemlerini aralamaya devam ediyor. Zerzevan, “Doğu’nun Efesi” olarak anılmaya başlandı ve Roma döneminin izlerini sürenler için, adeta zamanın içinde kaybolmuş bir antik şehri keşfetmek gibiydi.
Diyarbakır Kalesi: Çin Seddi’nden Daha Görkemli
Diyarbakır Kalesi, sadece boyutuyla değil, tarihiyle de etkileyici bir yapı. Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun ikinci surları olarak kabul edilen bu kale, M.S. 349 yılında Bizans İmparatoru II. Konstantin tarafından inşa ettirildi. 82 burcu ve üzerindeki tarihi kitabelerle adeta bir açık hava müzesi gibi. Her bir burç, farklı bir medeniyetin izlerini taşırken, güneş, kartal ve aslan kabartmaları da bu tarihin her dönemine tanıklık ediyor.
Peygamberler Şehri: Diyarbakır
Diyarbakır, yalnızca bir tarihi şehir değil, aynı zamanda inançlar mozaiğidir. Hz. Ömer’in fetih ettiği bu şehirde, sadece Müslümanlar değil, Hristiyanlar da huzur içinde ibadetlerini yapabiliyor. Şehirde, Kuran’da adı geçen peygamberlerden bazıları ve 541 sahabenin kabirleri bulunuyor. Eğil ilçesinde, Hz. Elyasa ve Hz. Zülkifl’in kabirlerini ziyaret etmek, Diyarbakır’ı inanç turizmi açısından vazgeçilmez bir yer haline getiriyor. Mekke ve Medine’den sonra en çok peygamber ve sahabe barındıran şehir olarak, Diyarbakır dini anlamda büyük bir öneme sahip.
Ulu Cami: 5. Harem-i Şerif
Diyarbakır’ın simgelerinden biri olan Ulu Cami, Kâbe, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa ve Emeviye Camii’den sonra, İslam âleminin beşinci Harem-i Şerifi olarak kabul edilmektedir. Mimari ve tarihi anlamda büyüleyici olan bu cami, özellikle Cuma namazlarında 10 bin kişiyi aynı anda ağırlayabilen devasa bir yapıdır. Camideki 900 yıllık güneş saati ise, zamanın nasıl geçtiğini sorgulatacak kadar etkileyicidir.
Diyarbakır’ı Gezerken
Diyarbakır’a adım attığınızda sadece tarihe tanıklık etmekle kalmaz, her adımda başka bir hikaye ile karşılaşırsınız. Ulu Cami’nin huzurlu atmosferinden, Hasan Paşa Hanı’na kadar uzanan tarihi yolculuk sizi Anadolu’nun en eski köylerine, taş köprülerine ve tarihi evlerine götürür. Zerzevan Kalesi’nin kalıntılarından, Surp Giragos Kilisesi’nin huzurlu avlusuna kadar her durak, Diyarbakır’ın geçmişinin derinliğini gözler önüne serer.
Zerzevan’ın gizemli kalıntıları, Diyarbakır Kalesi’nin görkemli surları ve inançlar şehri olarak var olmuş medeniyetlerin izleri, Diyarbakır’ı özel bir yer haline getiriyor. Eğer tarihi bir yolculuğa çıkmak, geçmişin derinliklerine inmek istiyorsanız, Diyarbakır sizi bekliyor.