Salnamelerde, Osmanlı döneminde Diyarbekir eyaletinin paşa sancağı olan ve bugün Diyarbakır olarak isimlendirilen kent tarihte ''Amid'' şehri olarak adlandırıldığı belirtiliyor. 19. yüzyıla kadar şehir merkezi için genellikle ''Amid'' adının kullanıldığı Diyarbakır, 19. yüzyıldan sonra Amid’in yanında Diyarbekir de şehir merkezi için kullanılmaya başlandı.
Diyarbakır'ın sahip olduğu mirasın önemli bir parçasını da "eşraf" olarak adlandırılan aileler oluşturuyor. Osmanlı döneminde şehirdeki nüfuzlu aileleri ifade eden ''eşraf'' kavramı, günümüzde de merak konusu olmaya devam ediyor.
Peki, Diyarbakır'da eşraf denilince kimler akla geliyor? İşte detaylar...
''EŞRAF'' KİMDİR ?
TDK'ya göre eşraf; ''bir yerin varlıklı ve tanınmış, ileri gelen, sözü tutulan, etkili kişileri'' olarak tanımlanıyor.
Osmanlı döneminde Diyarbakır'da da ekonomik güç, köklü geçmiş ve sosyal statü gibi faktörler, ailelerin eşraf olarak kabul edilmesinde etkili oluyordu. Bu aileler, genellikle ''zade'' veya ''oğlu'' gibi unvanlarla anılıyor ve toplumda ayrıcalıklı bir konuma sahip oluyorlardı.
DİYARBAKIR EŞRAFININ ÖNE ÇIKAN ÖZELLİKLERİ
Ekonomik Güç: Eşraf ailelerinin neredeyse tamamı, maddi zenginlikleriyle ön plana çıkıyordu.
Köklü Geçmiş: Şehrin eski ve köklü aileleri, eşraf sınıfında yer alma konusunda avantajlıydı.
Resmi Görevler: Osmanlı yönetiminde önemli görevlere getirilen aileler, zamanla eşraf sınıfına dahil olabiliyordu.
İlim ve Din: Şehrin önde gelen alim ve din adamlarının aileleri de eşraf sınıfında yer alıyordu.
OSMANLI DÖNEMİNDE DİYARBAKIR'DAKİ 92 EŞRAF AİLE
Diyarbakır'da eşraf aileleri, sadece ekonomik ve sosyal açıdan değil, aynı zamanda şehrin kültürel ve dini hayatında da etkili bir rol oynuyordu.
Bu aileler, hayır işleri yaparak, medreseler kurarak ve toplumun farklı kesimlerine destek olarak şehrin gelişimine katkıda bulunuyorlardı.
Osmanlı dönenmimde Diyarbekir’de ''zâde'' ifadesini kullanan ve kayıtlardaki eşraftan kabul edilen aileler şunlar:
''Ağazâde, Alaybeyzâde, Alemdarzâde, Alizâde, Azizzâde,
Bahaeddinzâde, Behzadzâde, Bezîkîoğlu, Bindanlızâde, Buzcuzâde,
Camidîzâde, Cerciszâdeler, Cizrelizâde, Çakçakzâde, Çavuşzâde, Çelebizâde, Çerhizâde,
Dağkapuluzâde, Dedezâde, Dellabaşızâde, Direkçizâde, Dizdarzâde, Duhanizâde, Dumanzâde,
Emirizâde, Erdebilzâde, Eskicizâde, Fethizâde, Fettahzâde, Ganizâde, Güranlızâde,
Hafızzâde, Halifezâde, Hamamcızâde, Hammalzâde, Hasankeyflizâde, Haşimzâde, Haydarzâde, Hindizâde, Hocazâde, Hüveydanizâde,
İskender Paşazâde (İskenderzâde), Kadızâde, Karahocazâde, Karabekirzâde, Karamanlızâde, Kefevizâde, Kefevizâde, Kethüdazâde, Kettanizâde, Kıblelizâde, Kılıçzâde, Kikizâde, Köprüyapanzâde, Kulkulacızâde, Küçükahmedzâde, Kürdoğlu,
Melikzâde, Millizâde, Mollazâde, Muhtarzâde, Müftizâde, Müsafirzâde, Narîzâde, Paşazâde, Pençecizâde, Piranizâde, Pirinçzâde,
Recaizâde, Reiszâde, Saçılızâde, Saidzâde, Sandıkçızâde, Sarrafzâde, Saruluzâde, Semanzâde, Seyfizâde,Sinanzâde, Siyavuşzâde,Subaşızâde, Süleymanzâde, Şamlızâde, Şefikzâde, Şekerciyan, Şeyhanlızâde, Şeyhzâde, Tütüncüzâde, Velizâde, Yasinzâde, Yazıcızâde, Zazazâde, Zülfüzâde.''
EŞRAFLIĞIN KABUL EDİLME SEBEPLERİ
Osmanlı dönemi kayıtlarına göre Diyarbakır'da Ağazâde, Alaybeyzâde, Alemdarzâde, Alizâde, Azizzâde gibi çok sayıda eşraf ailesi bulunuyordu.
Bu ailelerin eşraf olarak kabul edilme sebepleri ise farklılık gösteriyordu. Örneğin, Hammalzâde, Dizdarzâde, Hamamcızâde gibi aileler resmi görevleri ve tımarlarıyla, İskenderpaşazâdeler ise İskender Paşa'nın ailesi olarak ön plana çıkıyordu. Azizzâdeler, Nakşibendiliği temsil eden Şeyh Mahmud Urmevi'nin soyundan geliyordu. Kefevizâde, Camidîzâde, Mollazâde gibi aileler ise şehrin tanınmış alim aileleriydi.