Osmanlı arşivlerinde, Diyarbakır salnamelerinde yer alan tarihi kayıtlar, kadına yönelik şiddete ve zorla evlendirmelere karşı devletin müdahale ettiğini gözler önüne seriyor.

PAŞADAN FERMAN GELDİ

Diyarbakır Müşiri İsmail Paşa'nın 1845 yılında yayımladığı ferman, bakire kızlar ve dulların evlendirilmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını emrediyor. 

Kızların rızası olmadan yapılan nikahların geçersiz sayılacağı vurgulanırken, günümüzde hala Türkiye'de zorla evlendirmeler ve çocuk yaşta evlilikler ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

DİYARBAKIR'DA KADINLARIN İSYANI

Arşiv kayıtları, Diyarbakır'da zorla evliliklerin, davaların ve iptal edilen nikahların izlerini taşıyor. 1830 yılında Fatma adlı bir kadın, kocası Halef'e karşı açtığı davayla dikkati çekiyor. Fatma, amcasının kendisini zorla Halef ile evlendirdiğini mahkemeye bildiriyor ve mahkeme bu zorlamayı kabul etmeyerek nikahı geçersiz sayıyor.

Benzer şekilde, 1829 yılında Zeynep adlı bir kadın da zorla evlendirildiğini belirterek, mahkemeye başvuruyor ve haklı bulunuyor.

KADINA ŞİDDETE GEÇİT YOK

1834 yılında Hay Hatun adlı kadın, kocası Abbas'ın kendisini dövdüğünü ve kötü muamelede bulunduğunu bildirerek, mahkemeye başvuruyor ve boşanma kararı alıyor.

Kadına yönelik şiddetin günümüzde hala sıkça görüldüğü Türkiye'de, Osmanlı dönemi Diyarbakır'ında bile bu tür olaylara kayıtsız kalınmaması dikkati çekiyor.

DİYARBAKIR'DAKADINLAR HAKLARINI BİLİYOR

Kadınların nafaka talep etme hakkı, Osmanlı'da da vardı. 1834 yılında Emine adlı kadın, boşandığı kocası Ahmed'den oğlu için nafaka alırken, 1826 yılında bir başka belgede de boşanan bir kadına nafaka bağlandığı görülüyor.

Boşanma hakkı da kadınların elindeydi. 1826 yılının Mart ayında Esma Hatun, kocasıyla anlaşamadığı gerekçesiyle boşanma davası açıyor ve boşanmayı başarıyor.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KADIN HAKLARI

Bugün Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve hak ihlalleri hala büyük bir sorun olmaya devam ederken, Osmanlı döneminde kadınların haklarını savunabilmesi ve devletin bu konudaki tutumu, geçmişle günümüz arasında önemli bir karşılaştırma imkanı sunuyor.

Bu belgeler, Diyarbakır'da kadınların haklarının korunduğunu ve şiddete karşı durulduğunu gösteriyor. Ancak ne yazık ki, bu tarihi perspektif, günümüz Türkiye'sinde kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda hala eksikliklerin olduğunu acı bir şekilde hatırlatıyor.


 

Editör: Ayşegül Yaşar