Diyarbakır'ın kalbi Dicle Nehri, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve kutsal sayılmıştır. Kutsal kitaplarda adı geçen bu nehir, Diyarbakır'da eskiden ''Şad'' olarak anılıyordu.
Farsça kökenli bir kelime olan ''şad'', neşeli, sevinçli ve mutlu anlamlarına gelir. Diyarbakırlılar, Dicle'nin coşkulu akışını bu kelimeyle ifade ederek nehre ''Şad'' adını vermişler. Nehrin bu kadar coşkulu olması, şüphesiz Diyarbakır'ın canlı ve hareketli yapısına da bir ayna tutar.
TÜRKÜYE KONU OLDU
''Diyarbakır Şad Akar'' türküsünün de buradan geldiğinin düşünüldüğünü belirten araştırmacılar, şu ifadelere yer veriyor:
''Eskiden Diyarbakırlılar, yaz aylarında Dicle kıyılarında piknik yapar, müzik eşliğinde eğlenirlerdi. Hatta nehir kenarında kurulan hüllelerde müzikli eğlenceler düzenlenir, karpuz mevsiminde karpuz kabuklarına konulan çıralar nehre bırakılırdı. Bu gelenek, 'Çayda Çıra' türküsüne de ilham kaynağı olmuştur.
Ne yazık ki bugün Dicle Nehri, eskisi kadar coşkulu değil. Ancak Diyarbakır'ın hafızasında "Şad" olarak yaşamaya devam ediyor.''