Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) öncülüğünde Yenişehir ilçesi İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, bugün emekten, halktan yana demokratik bir bütçe talebini bütün alan ve meydanlardan yükselteceklerini belirtti.
Kitle yürüyüşün ardından kurulan sahne önünde bir araya geldi. Miting emek ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başladı.
Tertip Komitesi adına sahneye çıkan Diyarbakır 2 No’lu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç, Kırmancki yaptığı konuşmasında savaşlara değil halklara bütçe istediklerini belirtti. Kılıç, TBB Merkez Konseyi’ne kayyım atanmasına tepki göstererek kayyımlara diz çökmediklerini söyledi.
YEŞİL: MÜCADELE HAKTIR
Ardından KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil konuştu. Yeşil, ülkede her gün yeni bir hukuksuzlukla karşı karşıya olduklarını belirterek, “Yıllardır kayyım uygulamasıyla halkın seçilmişlerini tutuklayan, yargıyı denetim altına sokan AKP iktidarı en asgari hukuk normlarına karşı tahammülsüzlüğe devam ediyor. TTB’yi hedef alan davada merkez konsey üyeleri görevden alınmıştır. Bu karar bu iktidarın tüm muhaliflere, emek ve meslek örgütlerine gözdağı verme girişimidir. Bizler geçmişten bugüne emek, demokrasi ve barış mücadelesinde omuz omuza yürüdüğümüz TTB’nin karşı karşıya kaldığı hukuksuzluğu tanımıyoruz. İktidarın bu kayyım politikalarına karşı özgürlük, eşitlik, adalet yoksa ‘mücadele haktır’ diyoruz. Bu mücadeleyi inanç ve kararlılıkla hep birlikte sürdüreceğiz” dedi.
'KENTLERİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ'
6 Şubat depreminde yaşanan yıkıma değinerek konuşmasını sürdüren Yeşil, “Bugün burada deprem illerinde gelen siz değerli yol arkadaşlarım, acımız ilk günkü gibi taze ve ilk günkü gibi yaramız kanıyor. Sevdiklerimizin sesini enkaz altında duymayanlara karşı burada mücadele sözü veriyoruz. El ele bu kentleri bizler inşa edeceğiz” diye konuştu.
'SAVAŞ NEDENİYLE MİLYONLAR OLARAK KAYBEDİYORUZ'
Yeşil sözlerine şöyle devam etti: “Sendikal hak ve özgürlüklerimizin keyfi bir şekilde engellenmesine karşı güvenceli iş güvenli gelecek talebiyle buradayız. Hepimiz biliyoruz ki iktidar uyguladığı ekonomi politikalarıyla ağır vergi yükü altında bizlerin yoksulluğunu, alım gücümüzdeki düşüsün devam edeceği görülmektedir. Çocuklarımızın bugün okula bir öğün yemek bulamadan gittiği, sağlık hizmetlerinin çöktüğü bu anda özelleştirme politikalarına dur demek için buradayız. İktidar güvenlik harcamaları, gizli ödenekler, cari transferler gibi kalemlerde yaşanan devasal harcamalarla bütçeyi kara delik gibi eritip yutuyor. Dinci ve savaş politikalarına iktidar sarıldıkça biz milyonlar kaybediyoruz. AKP saray bütçeleriyle vergi hakkımız yok edilmiş, vergi adaletsizliği genişlemiş, emeğin milli gelirden aldığı bütçe düşürülmüştür. Bütçe kaynaklarını bize hizmet olarak sunmadıkları bu koşullarda savunma ve güvenlik adı altında silahlanma, vergi affı verdikleri sermaye büyüyor. Biz yoksullaştıkça bir avuç sermayedar büyüyor. Onlar zenginleşiyor üreten bizler yoksullaşıyoruz. Geldiğimiz bu noktada temel sorun bu krizin faturasının kimlere ödetilmek istendiği sorunudur. Bu ülkeyi yıllardır yönetenler bu krizin faturasını kadınlara, gençlerin hepimizin sırtına yüklemek istiyor. Yüzde birlik eksime değil bütün üretimi var edenlere bu krizi faturası kesilmek isteniyor. Artık yeter. Bu krizi biz yaşatmadık faturasını bizler ödemeyeceğiz. Bu nedenle emekten, halktan yana demokratik halk bütçesi talebimizi her yerde büyüteceğiz.”
EMEKÇİLERİN TALEPLERİNİ SIRALADI
Yeşil, emekçilerin taleplerini ise şöyle sıraladı: “Bu tabloda belli bir servet düzeyinde olanlardan servet vergisi almak istiyoruz. Temel gelir güvencesi istiyoruz. Mahkeme kararı olmaksızın işinden, ekmeğinden edinilen emekçilerin işlerine dönmesini istiyoruz. Liyakatsiz atamalara, arşiv ve güvenlik adı altındaki uygulamalara son verilmesini talep ediyoruz. Kadınların güvenceli adalet talebi uygulanarak toplumsal eşitlik istiyoruz. İktidarın tekçi, milliyetçi, şoven ve inkarcı politikalarının terkedilmesini, içeride ve dışarıda tecrit ve hak ihlallerine son verilmesini, Kürt sorunundaki barışçıl yöntemlerin derhal devreye konulmasını istiyoruz.”
TURAN: TTB SUSMADI, SUSMAYACAK
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan ise, iktidarın politikaları nedeniyle her geçen gün halkın yoksullaşıldığını söyledi. Bu bütçeyi kabul etmediklerini söyleyen Turan, “Emeğine geleceğine sahip çıkmak için alanı dolduranlara selam olsun. TTB Merkez Konsey üyeleri mahkeme kararı ile görevden alındılar. Bu karar demokrasiye darbe niteliğindedir. Belediyelere kayyım atandığı, belediye başkanlarının milletvekillerinin tutuklandığı rejimler demokratik rejimler olarak adlandırılamaz. Kayyım darbe dönemlerinin uygulamalarıdır. Seçimle gelenin seçimle gitmesini savunuyoruz. TTB Merkez Konsey üyeleri halen görevlerinin başındadır. TTB’ye yönelik bu antidemokratik uygulamalara karşı yalnız olmadığımızı da biliyoruz. TTB’yi susturamazsınız. TTB hakikati söylemekten dün nasıl vazgeçmediyse bundan sonra da vazgeçmeyecektir” şeklinde konuştu.
Miting sanatçı Kasım Taşdoğan’ın sahne alması ve çekilen halaylarla son buldu.