Diyarbakır, binlerce yıllık tarihi boyunca farklı kültürlerin ve inançların bir arada yaşadığı, eşsiz bir mozaik şehir olmuştur. 1515 yılında Osmanlı yönetimine geçen Âmida, yani bugünkü Diyarbakır, o dönemde adeta bir yeniden doğuş yaşamıştır. Şehir, harap halinden hızla çıkarak, farklı inançlardan insanların bir arada yaşadığı canlı bir merkez haline gelmiştir.

4 MAHALLEDE YAŞAYANLAR

1518 yılında yapılan ilk sayım defterlerine göre, Diyarbakır'ın nüfusu yaklaşık 12.500 kişiydi ve şehir Urfakapı, Mardinkapı, Yenikapı ve Dağkapı olmak üzere dört mahalleye ayrılmıştı.

Müslümanlar ve Hristiyanların iç içe yaşadığı anlatılan tarihi kayıtlarda, mahallelerin dinlere göre kesin çizgilerle ayrılmadığı belirtilerek, ''Yenikapı Mahallesi'nde Hristiyanlar çoğunlukta olsa da, Müslümanlar da burada yaşıyordu. Bu durum, şehrin o dönemdeki hoşgörü iklimini gözler önüne seriyor'' deniliyor.

MÜSLÜMANLAR KUZEYDA DAHA YOĞUNDU

Diyarbakır'ın kuzey ve güney bölgeleri arasında da ilginç bir dağılımın söz konusu olduğu ifade edilen tarihi kayıtlara göre,  Müslüman nüfusun daha çok kuzeyde yoğunlaştığı, Hristiyanların ise güneyde daha fazla olduğu görülüyordu. Ancak bunun, kesin bir ayrım olmadığı belirtilerek, her iki inançtan insanların da şehrin her yerinde yaşadığı, bu durumun, şehrin kozmopolit yapısını ve farklı kültürlerin iç içe geçmişliğini ortaya koyduğu ifade ediliyor.

Diyarbakır'ın 18. yüzyıllarda da hoşgörü ortamını korumaya devam ettiği, şehirde Müslümanların yanı sıra Hristiyanlar ve Yahudilerin de yaşadığı ve farklı inançlara mensup insanların, kendi ibadethanelerine sahip olmanın yanı sıra,birbirlerinin dini törenlerine de saygı gösterdikleri kaydediliyor.

Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de kentteki hoşgörü, ''Diyarbakır'da Türkler, Kürtler, Araplar, Acemler ve Ermeniler bir arada yaşıyor, farklı diller konuşuluyordu'' şeklinde anlatılıyor.

Diyarbakır'ı ziyaret eden ünlü Alman oryantalist Julius Heinrich Peterman da şehirdeki kiliseleri ve farklı Hristiyan mezheplerine mensup insanların varlığına detaylı bir şekilde yer veriyor.

Peterman, Diyarbakır'ın farklı inançların bir arada yaşadığı, canlı bir merkez olduğunu  belirtiyor.


 

Kaynak: Prof. Kenan Haspolat