Ayşegül Yaşar
İbrahim Müteferrika tarafından getirildiği söylenen matbaanın aslında ondan yaklaşık 300 yıla yakın süre önce getirildiği belirlendi.
Türkiye'ye matbaanın Macar asıllı İbrahim Müteferrika tarafından 1727 Osmanlı'ya getirildiğinden söz edilir. Matbaanın aslında bu tarihten önce Yahudilerce İstanbul'da kurulduğu belirlendi.
Avrupa'da soykırıma uğrayan Yahudiler, Osmanlı'ya sığındı. Yahudiler beraberinde getirdikleri matbaayı 1495'te İstanbul'da kurarak çalıştırmaya başlamışlardır. Bu tarihten sonra da Ermeniler 1567’de, Rumlar ise 1627’de matbaalarını kurmuşlardır.
MATBAA GEÇ BENİMSENDİ
Matbaayı ilk getiren olarak bilinen Müteferrika'nın aslında matbaayı ilk getiren değil, 1727 yılında, Osmanlı’da ilk Türkçe harfli matbaayı kuran kişi olmuştur.
Osmanlı’da ilk Türkçe harfli matbaanın geç kurulmasının çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Bunlar arasında en yaygın görüş, tutucu çevrelerin matbaaya bir takım ön yargılardan dolayı karşı çıkmıştır.
Avrupa’da ilk günlük gazetenin 1660 yılında çıkarılmasına karşın Osmanlı’da ilk gazetenin yayınlanması 1820’li yıllara rastlamaktadır. Bu gecikmenin büyük oranda matbaanın geç benimsenmiş olmasından kaynaklandıiğına bağlanıyor.
Osmanlı topraklarında 1820’li yıllar, hem basın hem de basımevi açısından bir canlanmanın hissedildiği yıllardır.
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1820’de Kahire’de Bulak Matbaasını kurmuştur. Bu matbaada ilk olarak Türkçe ve Arapça çeşitli eserler basılmış, 1828’de ise ilk Türkçe Gazete olan Vekâyi-i Mısriyye yayınlanmaya başlanmıştır.
Özel girişimle yayın faaliyetine başlayan ilk Türkçe gazete 21 Ekim 1860’ta yayınlanan Tercümân-ı Ahvâl’dir. Agâh ve Şinasi Efendilerin kurduğu gazete halkın anlayabileceği bir Türkçe kullanmıştır. İmzalı başyazı geleneği Tercümân-ı Ahval ile başlamış, tefrika ve tartışmalar da yine ilk kez bu gazetede yayınlanmıştır.