AK Partili eski Bakan ve Milletvekili Mehdi Eker, yeni çözüm sürecindeki son gelişmelerle ilgili Rudaw'a konuştu. Eker, sürecin başarılı olacağına dair umutlu olduğunu belirtti.
Yeni sürece ilişkin konuşan Eker, "Her felaketten iyi dersler çıkarmak gerekir. Tecrübe edilmiş şeylerden hikmetle, bilgiyle ve deneyimle faydalanmak ve bundan sonraki hareketlerimizi buna göre belirlemek gerekir. Şahsen Allah'ın izniyle durumun iyi bir şekilde sonuçlanacağına dair umutluyum” dedi.
İmralı’da DEM Parti heyetinin Abdullah Öcalan ile görüşmesine ilişkin Eker, “Amacımız bölgemizde barış ve kardeşliğin sağlanmasıdır. Burada ölümler ve terör olmasın, zulüm olmasın. Eğer sorunlarımız varsa, bu sorunları kardeşçe ve barış içinde kendi aramızda çözelim, dışarıdan bazı uluslararası örgütlerin ve Ortadoğu dışından güçlerin müdahale etmelerine gerek kalmasın, buraya girmesinler.
Şimdi hem Kürtler, hem Türkler, hem Araplar, hem de Farslar, hepsi de bu durumu (dış müdahaleleri) görüyor. Biz bunun aramızdan kalkmasını, kardeşlik ve barışın sağlanmasını istiyoruz. Sorunlarımızı da birlikte oturup çözelim ve halledelim, amaç budur.” İfadelerini kullandı.
“Öcalan'dan gelen taleplerin ne olduğu ve cevabın ne olduğu açığa çıkacak”
Eker, görüşmelere ilişkin değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Şu anda durum şöyle: DEM Parti'den bir heyet var, bazı milletvekilleri ve belediye başkanlarından oluşan bir heyet kurulmuş, onlar bazı diyalog ve görüşmelere başlamışlar. Öcalan ile ne konuşulduğunu anlatıyorlar. Öcalan'ın mesajlarını getiren bu heyet şimdi bazı siyasi partiler ve siyasetçilerle görüşüyor. Önceki gün Meclis Başkanı ile görüştüler ve Devlet Bahçeli ile görüşme yaptılar. Yarın da sanırım AK Parti ve diğer partilerimizle görüşecekler. Ondan sonra cevabın ne olduğu, Öcalan'dan gelen taleplerin ne olduğu ve cevabın ne olduğu açığa çıkacak. Açıklamaların ne olduğunu ve ne kadar uygulanacağını göreceğiz. Hem siyasetçiler hem de Türkiye devleti, Türkiye hükümeti bazı adımlar atacak.”
“Elimizden ne geliyorsa kardeşlik ve barış için yapalım”
Eker, silah bırakma meselesine dair de şunları söyledi:
“Biz böyle inanıyoruz, böyle umut ediyoruz, zaten bizim isteğimiz de bu, tek şartımız var: Oturup görüşmeden ve bu işi yapmadan önce silahlar susmalı, patlamalar ve ölümler varken konuşmak, görüşmek mümkün değil. Ne kardeşlik ne de barış mümkün değil, ilk şart budur, silahların bırakılması gerekir ve bu doğrudur. Ondan sonra ne sorun varsa ve siyasetin nasıl ilerleyeceği, sürecin nasıl devam edeceği, o zaman hepsini birlikte ele alacağız. Bugünkü durumda hepimiz, hükümet de siyasetçiler de partiler de DEM Parti de halk da hepimiz birlikte elimizden ne geliyorsa kardeşlik ve barış için yapalım ki bu işte başarılı olalım.”
Kürt sorununun çözümü için atılacak adımlara ilişkin de Eker, “Talepler karşılanacak ve sorunlar çözülecek. Diyelim ki biri eline silah almış, bir şey istiyor, biz diyoruz ki bir şey istemeden önce o silahı bırak. Aramızda silah olmasın, silahlar ortadan kalksın ve terör bitsin, çatışmalar bitsin. O zaman kardeşlik nasıl bin yıldır bu bölgede yerleşmişse Kürtler ve Türkler arasında, yine kardeşlik, huzur ve barış mümkün olsun, bu şarttır.
İkinci şart da şudur: Bugün gerçekte bir yol ayrımındayız, hem Kürtler hem Türkler ya kardeşçe oturup sorunlarımızı çözeceğiz ya da PKK'nın yaptığı gibi bazı uluslararası istihbarat örgütleriyle birlikte, onların istekleri doğrultusunda ve onların teşvikiyle silah bırakmayıp bu patlamalar, savaş, ölümler ve zulüm devam edecek. O zaman kırk yıldır olduğu gibi hepimiz zarar görmeye devam edeceğiz. Her felaketten iyi dersler çıkarmak gerekir, hikmetle, bilgiyle ve tecrübeyle, tecrübe edilmiş şeylerden faydalanmak gerekir ve buna göre bundan sonraki hareketlerimizi belirlemek gerekir. Ben şahsen Allah'ın izniyle durumun iyi bir şekilde sonuçlanacağına dair umutluyum.” diye belirtti.
“Bugün net olmayan şeyleri söylersek sürece zarar verebiliriz”
Kürt sorununun anayasal güvence kısmına dair da Eker, “Bugün burada amaç nedir, huzur ve barıştır. Bu huzur ve barış nedir, insanın zulüm olmadan bir arada yaşamasıdır, şimdi talepler ne olursa olsun uygulanabilir şeyler olmalı. Uygulanabilir şeyleri adım adım uygulamak, konuşmak ve uygulamaları yerinde yapmak gerekir. Eğer demokrasi varsa ve Kürt ve Türklerin hepsi birlikte talep ettiyse o zaman oturup konuşacaklar. Bugünden bir şey söylersek, bu hem sözlerimize hem de taleplerimize sınır koymak olur. Bugün net olmayan şeyleri söylersek sürece zarar verebiliriz.
Temel şeyler yani aslında en önemli şey nedir, en önemli şey öldürme ve düşmanlığın kalkmasıdır. Eğer bu kalkarsa sonuçta kim ne istiyorsa söyleyecek. Her iki taraf da taleplerini söyleyecek ve ortaya koyacak. Amaç huzur, barış ve bin yıldır birlikte olan, iç içe geçmiş bu iki milletin kardeşliğidir.
İnançlarıyla, kültürleriyle, yaşam anlayışlarıyla bu iki millet birdir, diğer Ortadoğu devletleri gibi değiller, birbirlerinden ayrı değiller. Bugün Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'dur ve dünyada İstanbul'daki kadar Kürt nüfusunun olduğu başka bir yer yoktur. Dünyanın en büyük Kürt şehri hangisidir diye sorarsanız, cevabı İstanbul'dur.
Aynı şekilde İzmir'de de böyledir, diğer büyük şehirlerde de Kürtler ve Türkler yüzyılın başından beri birliktedir. Suriye, Irak, İran veya diğer devletler gibi değildir. Avrupa'da da böyle değildir, Avrupalılar iç içe değildir. Türkiye'de Kürtler ve Türkler iç içedir.
Her şehirde birlikte yaşıyorlar, Ankara'da da böyledir. Ben Ankara'dayım. Konya'da da Diyarbakır'da da her yerde böyledir” ifadelerini kullandı.
“Umuyoruz ki bu sefer başarılı olacak”
Eker, yeni sürecin önceki süreçten farklarını ise şöyle değerlendirdi: “Bildiğim kadarıyla önceden şöyleydi. PKK'ya, 'Silahlarınızı bırakmayın, Suriye'nin kuzeyinde başka bir şey ortaya çıkacak, sizin için yeni bir fırsat çıkacak' dediler. Bana göre bu şekilde PKK ve diğer kolları birlikte 2013, 2014, 2015'teki süreci bozdular. Bugün durum farklı. O dönemde AK Parti ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan henüz başbakandı, yeni cumhurbaşkanı olmuştu. O zaman iç siyasette de onun gibi düşünmüyorlardı. Şimdi görüyoruz ki bu talep Sayın Bahçeli'den geldi. Bugün eskisi gibi olmadığı ve Türkiye'deki siyasetçiler arasında ittifakın güçlü olduğu söyleniyor. Önceki sürece göre bugün ittifak daha sağlam. Bugün güçlü, bu yüzden bu sefer başarılı olacağına dair umutluyuz. Bu dönemde Sayın Erdoğan'ın eli de bu durumda sağlam, umuyoruz ki bu sefer başarılı olacak.”
“Orada da demokratik bir sistem kurulsun”
Eker, Kuzey ve Doğu Suriye’ye ilişkin de “Bu konu elbette biraz Suriye'nin iç siyasetiyle ilgilidir. Orada şartlar da durumlar da eskisi gibi değil. Önceden Baas Partisi ve Esad oradayken başka şeyler vardı, bugün umuyorum ki orada da demokratik bir sistem kurulsun ve orada da hem Araplar hem Kürtler ve diğerleri için inşallah huzur ve barış olsun ve o bölgede de genel olarak durum daha iyi olsun” dedi.
Bu Suriye'nin sorunudur”
Türkiye’nin Suriye’de özerk veya federal bir yapı kurulmasına ilişkin yaklaşımını da şöyle değerlendirdi: “Bunlar bugünün sorunları değil. Bu Suriye'nin sorunudur, bunu Suriye, yeni Suriye yönetimi kendi içinde çözecek. Onlar da ne diyor, 'Biz burada silahlı kişilerin olmasını istemiyoruz, PKK'nın burada kalmasını istemiyoruz.' Terör uygulayan örgütlerin orada büyümesini ve güçlenmesini istemiyorlar. Bana göre bu Suriye'nin sorunudur. Onlar kendi içlerinde kararlarını alacaklar.”