Diyarbakır'da tarihi köşkün yapıldığı dönemde 600 yıllık çınar ağacının kesildiği belirtildi.

Diyarbakır'da bir zamanlar 30 tarihi köşk bulunuyordu. Kent mimarisini yansıtan bazalt taşlardan yapılı bu köşklerden günümüze kadar sadece 5'i ayakta kalabildi.

Bir bölümü yıkılan bu köşklerden biri de Ağulu Köşk. Halk arasında Arabın Köşkü olarak da adlandırılan köşk, 19. yüzyılın sonlarında inşa edildi.

600 YILLIK ÇINAR KESİLDİ

Ağulu Köşk Manşet-1

Dicle Nehri'nin batısında yer alan eşsiz yazlık köşkler arasında bulunan Ağulu Köşk'ün yapımı sırasında 600 yıllık çınar ağacının kesildiği kaydediliyor. 

Çınar ağacının köşk için alan açmak amacıyla kesildiği belirtiliyor.

Ancak, bazı kaynaklarda ağacın kesildiği yer alırken, bazı kaynaklarda ise bundan hiç bahsedilmiyor.

AĞU ADI NEREDEN GELİYOR?

Ağulu Köşk, adını bölgede sıkça bulunan ''ağu'' bitkisinden alıyor. 

Orman kenarlarında ve ağaç diplerinde yetişen bu çalı türü, zakkumgiller familyasından olan ağu, mor ve beyaz çiçekleriyle tanınıyor. 

Halk arasında ''orman gülü'' olarak da bilinen ağunun nektarını toplayan arılar, ''delibal'' adı verilen özel bir bal üretiyor.

Delibal, fazla tüketildiğinde tansiyonu düşürüp sersemlik yapabilen, şifa niyetine ise sadece yarım çay kaşığı kadar sabahları tüketilmesi önerilen bir bal türü.

Sağlıklı ve dikkatli tüketildiğinde, bu özel balın birçok faydası bulunuyor.

AĞULU KÖŞK NEREDE

Ağulu Köşk Haber İçi̇

Köşkün çay odasında bulunan dilimli kemerli nişin üst kısmında Arapça yazılarla yazılmış H.1322 tarihi yer almaktadır. Buna göre yapının H.1322- (M.1904) yılında yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır. 

Yapı, Dicle Nehri’ne ve Kırklar Dağı’na hakim bir tepede, ağaçlarla çevrili geniş bir bahçe içerisinde bulunmaktadır.

Köşk, Mardin şosesinden ayrılan yolun doğu tarafında bulunmaktadır. 

Köşkün güney kanadında, çay odasının Dicle Nehri’ne bakan basık kemerli pencereleri bulunmaktadır. 

Yine burada ‘cıs’ tekniği ile yapılmış süslemelere yer verilmiştir. Yapının bu kanadına sonradan bir oda eklenmiştir.

KAYNAK: Prof. Kenan Haspolat /Diyarbakır Dicle Üniversitesi 


 

Editör: NAZMİ KAHRAMAN