SES Amed Şube ve Dev Sağlık İş Diyarbakır Şube Başkanlığı sağlıkta şiddete ilişkin ortak açıklama yaptı.

“Tüm topluma ve tüm sağlık kurumlarına sirayet eden şiddete hayır!” başlıklı açıklamayı Dicle Üniversitesi iş yeri temsilcisi Sezgin Güler okudu.

‘Sağlıkta şiddet bir halk sağlığı sorunudur’

İsveç İstanbul Başkonsolosundan Diyarbakır Eş Başkanlarına ziyaret İsveç İstanbul Başkonsolosundan Diyarbakır Eş Başkanlarına ziyaret

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Toplumun bütün alanlarına pandemi gibi yayılan, kimi zaman yaralanmalarla kimi zaman da ölümlerle sonuçlanan şiddet, sağlık alanına da sirayet etmiştir. Neredeyse önlenmek istenmiyormuşçasına içinden çıkılmaz hale gelen sağlıkta şiddet, bir halk sağlığı sorunudur ve gücünü sağlıkta dönüşüm adı altında kışkırtılmış sağlık taleplerinden, sağlık emekçilerinin köle gibi gösterilmesinden, hastaların müşteri olarak görülmesinden, ‘giderlerse gitsinler’ gibi söylemlerle değersizleştirilen mesleklerimizden, siyasilerin ve idarecilerin sağlık emekçilerine yönelik olumsuz yaklaşımlarından, kullandıkları zehirli dil ve söylemlerden ve liyakatsız yöneticilerin mobbinginden almaktadır. Yani 20 yılı aşkın süredir bu iktidarın uyguladığı, dayattığı sağlık politikalarının sonucunda oluşan ve acı veren bir durumdur şiddet.”

Sağlık çalışanlarına saldırı

Dicle üniversitesi hastanesi nöroloji yoğun bakım servisinde, hasta yakınlarının sağlık çalışanlarına yönelik saldırısına ilişkin olarak açıklamada şu ifadeler yer aldı:

 “Tüm ülkede görülen şiddet olaylarından biri de Dicle üniversitesi hastanesi nöroloji yoğun bakım da 29.09.2024 tarihinde saat 05 sularında 8 aydır yatan bir hastanın vefat etmesi sonucu hasta yakınlarının yoğun bakımda ki sağlık emekçilerine saldırısı ile tekrar görülmüştür.  Sabaha doğru 5 te hasta vefat edince hasta yakınlarına haber verdikten sonra yoğun bakımın önüne gelen hasta yakınları, aralarında kadınlarında olduğu tüm sağlık emekçilerine saldırıp defalarca, darp etmiş, emekçiler kendini korumak için tuvalete ve odalara sığınmış, bunun üzerine yoğun bakımda bulunan tüm malzemeleri fırlatıp kırarak malzemelerin kullanılamaz hale gelmesine neden olmuşlardır.”

Sağlıkta şiddete hayır!

Açıklamanın devamı ise şöyle:

“Toplumun tüm kesimine sirayet eden şiddet kültürü, kadına, çocuğa, emekçiye, hatta mecliste ki vekillere yönelik şiddetten ayrı tutulamaz.  Bu şiddet olayında hastanenin ihmallerini de unutmamak lazım. Sadece kartla açılması gereken kapıların bozuk olması, isteyen herkesin kapıyı elle açarak üçüncü basamak yoğun bakıma bu kadar rahat girebilmesi, defalarca bildirilmesine rağmen malzeme olmadığı için tamirinin yapılamaması en büyük ihmaldir. Beyaz kod verildiği halde olay yerine hemen gelmesi gereken ekibin geç gelmesi,  Hemşire eksikliği bahane edilerek aylardır yoğun bakım hemşirelerinin gün aşırı 24 saatlik nöbetler tutması ve bu sorunu başka birimlerden eleman almak gibi geçici çözümlerle geçiştirmeye çalışılması hem hizmet kalitesi, hem de çalışan güvenliği açısından sorundur. Yine üçüncü basamak yoğun bakımlarda durumu çok ağır hastalar olduğu için olası şiddet olaylarına karşı kapının önünde beklemesi gereken güvenlik elemanının, eleman eksikliği bahane edilerek yeterli güvenliği sağlayamamakta yine büyük bir ihmaldir. Çalışanların güvenliğini sağlamak zorunda olan hastane yönetiminin ihmalleri şiddetin önünü açan nedenlerdir.

Buradan halka seslenmek istiyoruz savaşta, depremde, pandemide, toplumsal her felakette alanlarda olan sağlık emekçilerine yönelik şiddeti kabul etmiyoruz. Sağlım sistemindeki tıkanıklığın nedeni veya bu olaydaki gibi 8 aydır makinelere bağlı şekilde bakılan hastanın ölümünün nedeni de sağlık emekçileri değildir. Şiddet hiçbir sorunu çözmez, şiddet sağlık hizmetlerinin aksamasına neden olur ki, o gece yaşanan şiddet olayı orda yatan onlarca hastanın sağlık hizmetini almasına da engel olmuştur.

Biz SES Amed şube ve dev sağlık iş Diyarbakır şube başkanlığı olarak olarak bu olayın takipçisi olacağız ve sorumlular cezalarını çekmeden ve ihmaller giderilmeden bu duruşumuzdan da vazgeçmeyeceğiz.

Sorumlular belli, Sağlık Bakanı başta olmak üzere bu iktidarın sağlık belirleyicilerine etki eden her alandaki yöneticileridir. Şiddeti doğuran, besleyerek büyüten sebepler ortadan kaldırılmadıkça hiçbir sağlık emekçisi güvende olmayacaktır.  Hastane idareleri de çalışanın güvenliğini sağlamak zorunda, tasarruf tedbirleri, malzeme eksikliği bahane edilmemeli ve sağlıktan tasarruf edilemeyeceği unutulmamalı. Yetkilileri bir an önce sağlık emekçilerine yönelik şiddetin önlenmesi konusunda işin kaynağına dönmeye, sağlıkta piyasacı değil halkçı politikaların uygulanması ve yaşam hakkımızın korunması için göreve çağırıyoruz.

“Herkes her şeyden sorumludur“ yaklaşımını temel alarak, tüm toplumu sağlıkta şiddetin diğer alanlarda yaşanan şiddet  kadar önemli olduğunu görmeye ve bu konuda birlikte mücadele etmek için sorumluluk almaya davet ediyoruz.”

                 

Editör: Nazmi Kahraman