Diyarbakır'da, kıtlık ve diğer afetlere rağmen vergi alması, baskı nedeniyle Valiler, ''Zulmün Valileri'' olarak adlandırıldı.

Diyarbakır Salnameleri ve çeşitli belgelerde, kıtlık ve felaketlerde, halktan vergi alınmaması yönünde fermanlar olmasına rağmen bazı valilerin buna uymadıkları belirtiliyor.

GÖREVİNDEN AZLEDİLDİ

Diyarbakır'da, 1757 yılına ait bir belgede, azledilen Vali İbrahim Paşa'nın hikayesi yaşanan durumu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. 

Maiyetiyle birlikte önce Ergani'ye, sonra da Çermik'e giderek, açlık içindeki ahaliden zorla para toplayıp evleri yağmaladığı belirtilen İbrahim Paşa'nın, kendisine karşı gelen iki kişiyi zincirleyip Diyarbekir’e götürerek fidye karşılığında serbest bıraktığı kaydediliyor.

ALDIKLARI GERİ İSTENDİ

Şikayetlerin İstanbul’a kadar ulaşması ve İbrahim Paşa’nın aldığı her şeyin geri verilmesinin emredildiği ifade edilirken, Çavuş Kethüdası Ebubekir ve Çavuş Emini Mustafa’nın derhal azledilmesi istendi.

Osmanlı Devleti’nin teorik olarak halkın zulüm görmesini yasaklamasına rağmen pratiğin ise daha farklı olduğu yer alıyor.

HALK KAYSERİ VE TOKAT'A GÖÇ ETTİ

19. yüzyılın başında Diyarbekir’e vali olarak atanan Maktul Hüseyin Paşa'nın da halka zulmettiği belirtiliyor.

Vali Hüseyin Paşa'nın 9 aylık görev süresinde halka yaptığı zulüm nedeniyle kentin tüccarları, sanatkarları ve diğer ahalinin, Diyarbekir’i terk ederek Kayseri ve Tokat gibi uzak bölgelere göç ettikleri belirtiliyor.

YAPTIKLARIYLA ''DELİ'' LAKABINI ALDI

Diyarbakır'da 1819 yılında da Vali Behram Paşa (Deli) olayı yaşandı.

Nüfuzlu ailelerden Şeyhzâdeler ile aralarındaki husumet nedeniyle Diyarbekir’i üç buçuk ay boyunca top ve mancınıklarla dövdüren Behram Paşa, yüzlerce kişinin ölmesine ve insanların kenti terk etmesine yol açtı.

Top atışlarında, Nasuh Paşa Camisi'nin de minaresi isabet alarak yıkılmıştı. 

Behram Paşa’ya ''deli'' unvanının da bu olaylardan sonra verildiği kaydediliyor.

''19. yüzyılın ilk yarısında olduğu gibi ikinci yarısında da Diyarbekir’in bazı valileri yolsuzluk ve kötü idareyle anılmıştır'' denilen belgelerde, 1863-64 yıllarında vali olarak atanan Mustafa Paşa'nın da, yolsuzluk ve kötü yönetimiyle anıldığı belirtiliyor.

VALİLERİN SIK SIK DEĞİŞTİRİLMESİNDEKİ AMAÇ

Osmanlı Devleti’nin sık sık valileri değiştirme politikasının, yönetim sorunlarını daha da derinleştirdiği kaydedilirken, valilerin görev sürelerinin kısa tutulması, onların yerel otoritelerle kurabilecekleri nüfuzun önüne geçmek amacıyla yapıldığı bildiriliyor. Ancak bu uygulamanın, devletin sorunlar üzerinde yoğunlaşamamasına neden olduğu ifade ediliyor.

Diyarbekir Valisi Şeyhzâde İbrahim Paşa’nın 1811 tarihli lahiyasında ise, ''valilerin sık değiştirilmesi ve yeni valilerin görev yerlerine geç gelmeleri, başta asayiş olmak üzere eyalette düzenin sağlanamamasına neden olmuştur'' deniliyor.

KAYNAK: Sabri Mengirkaon / Mardin Artuklu Üniversitesi