Telekomünikasyon sektörü, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik birçok projeye imza atıyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Turkcell, çevresel sürdürülebilirlik konusunda da bir dizi stratejik projeyi hayata geçiriyor. Bu projeler, çevresel etkiyi azaltma, kaynak kullanımını optimize etme ve yenilenebilir enerjiye geçiş yapma alanlarında yoğunlaşıyor.

Turkcell, döngüsel ekonomi yaklaşımını benimseyerek sektörün öncelikli alanlarından elektronik atık yönetimi konusunda önemli adımlar atıyor. Şirketin hayata geçirdiği "Eğitime Dönüştür" projesiyle, kullanımdan kaldırılan cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi elektronik cihazlar toplanarak Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği aracılığıyla geri dönüştürülüyor. Geri dönüşüm sürecinden elde edilen gelirler ise Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı aracılığıyla eğitime katkı sağlamak üzere kullanılıyor.

Karbon Saydamlık Projesi'nde (CDP) notunu A liderlik seviyesine çıkaran Turkcell, CDP'nin İklim Değişikliği hem de Tedarikçi İlişkileri Değerlendirmesi'nde "Global İklim Liderleri" arasında yer alıyor.

Turkcell, ayrıca Türkiye'de borsaya kote şirketler arasında sürdürülebilirlik performansı en iyi 25 şirket arasında bulunuyor.

Turkcell, 2026'ya kadar kullandığı elektriğin yüzde 65'ini yenilenebilir kaynaklardan sağlamak, 2050'de de 'net sıfır' şirket olmak hedefiyle rüzgar ve güneş enerjisi projelerine büyük yatırımlar yapıyor.

Şirketin İzmir Çeşme'deki rüzgar enerjisi santralleri ve geliştirilmekte olan 300 megavat kapasiteli güneş enerjisi santrali, bu taahhüdün somut örnekleri olarak dikkati çekiyor.

Bu tesisler, şirketin enerji ihtiyacını karbon emisyonu yaratmayan kaynaklardan sağlamasına yardımcı olurken enerji portföyünü de daha yeşil hale getiriyor.

Turkcell, altyapının daha yeşil ve enerji verimli hale gelmesi için farklı teknolojik yeniliklere adapte oluyor. Şirket, "Greensite" projesi kapsamında baz istasyonlarının enerji tüketimini azaltmak için de birçok adım atıyor.

2023 sonu itibarıyla güneş panelli saha (yeşil saha) sayısını 1400'e ulaştıran Turkcell'in bu sahaları, geleneksel baz istasyonlarına kıyasla çok daha az enerji tüketiyor.

Bu projeler, şirketin işletme maliyetlerini düşürürken, çevresel sürdürülebilirlik konusundaki taahhütlerini yerine getirmesine imkan sağlayan ve çevresel ayak izini azaltan adımlar olarak da öne çıkıyor.

"Dijitalleşmeyle değer yaratmak ve sürdürülebilir geçişi kapsayıcı kılmak mümkün"

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, dijitalleşmenin, sürdürülebilir kalkınma modelinin hayata geçmesinde vazgeçilmez bir unsur olduğunu ve ikiz dönüşümün gelecek döneme ışık tutacağını söyledi.

Dijital ve yeşil dönüşümü sağlayarak çevresel ve sosyal sorunlara birlikte daha güçlü çözümler üretilebileceğini belirten Süel, şöyle devam etti:

"Bu dönüşüm için ayrılacak kaynak ve yapılacak yatırımlarla bağlantıyı artırmak, dijitalleşmeyle değer yaratmak ve sürdürülebilir geçişi kapsayıcı kılmak mümkün. Bu süreçte sektörümüze hem kendi karbon ayak izini azaltmak hem de ekonominin her alanında ihtiyaç duyulan sürdürülebilir çözümleri sağlamak açısından önemli roller düşüyor. Biz telekomünikasyon ve teknoloji sektöründe yer aldığımız için birçok sektöre de iletişim teknolojisi ve altyapısı sunuyor, fayda sağlayan ürün ve hizmetlerle iş süreçleri için sürdürülebilir değer yaratabiliyor, böylece iş süreçlerine etki edebiliyor, dolayısıyla sürdürülebilirlik performanslarını etkileyebiliyoruz."

Süel, 2023 mali yılında müşterilerine sundukları IoT çözümleriyle 1 milyonu aşkın ağaç dikimine eş değer 195 bin ton karbondioksit salımına engel olduklarına işaret ederek, yapay zeka ve IoT gibi dijital teknolojilerin kullanımının pek çok sektörde verimliliği artırırken emisyonların azaltılmasına da önemli katkı yapabildiğini dile getirdi.

"Enerji verimliliği konusunda da yatırım yapıyoruz"

"Sektörde mobil veri kullanımı ve buna paralel olarak enerji ihtiyacı giderek artarken çevresel etkiyi azaltmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyoruz." diyen Süel, şunları söyledi:

"2021 Nisan ayı itibarıyla Türkiye genelinde 12 veri merkezi, 15 ofis binası ve 25 binden fazla baz istasyonunda tükettiğimiz elektriğin yüzde 100'ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamaya başladık. Bunun yanı sıra çevresel etkimizi azaltmak üzere yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapıyoruz. 2019'da Adana'da, 2020 sonunda da İstanbul Esenyurt'taki teknoloji merkezlerimizde güneş enerjisi sistemleri kurduk. Amaç odaklı bir şirket olarak, enerji ihtiyacımızı azaltırken müşterilerimizin artan veri talebini karşılamak üzere şebekemize ve veri merkezlerimize enerji verimliliği konusunda da yatırım yapıyoruz. Vodafone Grubu içinde baz istasyonları ve ana teknoloji merkezlerinin tamamında ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi'ni devreye alan ilk ülke olduk."

Süel, iklim kriziyle mücadelede şirketlerin de sorumluluk üstlenerek harekete geçmek durumunda olduğunu vurgulayarak, tüketicilerin yüzde 83'ünün şirketlerden çevresel, sosyal ve yönetişim konularında iyi uygulamalar yapmalarını beklediklerini belirtti.

"ÇSY konseptini içselleştirdik"

Gruplarının bilgi birikiminden yararlanarak Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ÇSY) konusunda Türkiye'de öncü rol üstlendiklerini dile getiren Süel, "ÇSY konseptini işimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve başarıyla uyguluyoruz. ÇSY, şirketlerin amaç tanımında olmalı ve üst düzey yöneticiler tarafından benimsenmeli. Yönetişim bu noktada kilit önemde, çünkü konuya kurumsal ve şeffaf bir boyut kazandırıyor, söylediklerinizin arkasında somut aksiyon olup olmadığını gösteriyor. Vodafone Türkiye olarak, ÇSY konseptini içselleştirdik. Şirket içinde kurduğumuz ÇSY Komitesi ve çalışma gruplarıyla kapsayıcı şekilde bu süreçleri yönetiyoruz. Daha önce Sürdürülebilirlik Raporu adıyla yayınladığımız raporu son 3 yıldır ÇSY Raporu adıyla yayınlıyoruz. Bu rapor, faaliyetlerimizi ve performansımızı gözden geçirme ve bunu şeffaf şekilde paydaşlarımıza sunma amacına hizmet ediyor." diye konuştu.

Vodafone Grubunun küresel karbon emisyonlarını 2040'a kadar net sıfıra düşürme taahhüdü verdiğini söyleyen Süel, 2030'a kadar operasyonlarında, 2040'a kadar değer zincirlerinde net sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt ettiklerini belirtti.

Süel, 2020'ye kıyasla Kapsam 1 ve 2 karbon emisyonlarının toplamını yüzde 95 oranında azalttıklarını, Kapsam 2 emisyonlarını, elektrik ihtiyaçlarının tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından temin ederek sıfırladıklarını kaydetti.

Editör: Ayşegül Yaşar