Ferit Aslan

İslam aleminin 5. Harem İ Şerif-i olarak kabul edilen Diyarbakır Ulu Caminin bir müddet Müslüman Araplar ve Hıristiyan Süryanilerin birlikte kullandıklarını biliyor muydunuz?  

a61983c2-5bc7-4eec-bde1-39bc7131fc25

Diyarbakır’ın kültürler, diller ve dinler anlamında çeşitliliğinin bir anıtı olarak da kendini gösteren Ulu Cami ile ilgili pek bilinmeyen bazı bilgilere Diyarbakır Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Derneği ışık tuttu. Sadece Diyarbakır’ın değil, Türkiye’nin en önemli ve tarihi ibadet mekanı olan Ulu cami ile ilgili pek bilinmeyenler. 

Roma döneminden beri kesintisiz var olan bir yapı

7d2990fe-8fab-4b38-add7-006785f0d9a9

Diyarbakır Ulu Cami’de Roma dönemine ait bir foruma ve katedrale ait arkeolojik veriler bulunduğunu biliyor muydunuz?

Yapı kompleksinin ne zaman inşa edildiği bilinmese de 4. yüzyıldan yani Roma döneminden beri kesintisiz olarak var olduğu bilinmekte. Yapı, o tarihten bu yana yalnızca var olmakla kalmamış, kentin tüm oluşum süreci boyunca önemli dini ve kültürel merkezlerinden biri olmuş.

Ulu Cami, Kiliseden Camiye dönüştürülmüş

7c33fa5e-0c37-4b3b-8061-d54f226de8a3

Yapı, Diyarbakır’ın 639 yılında İslam Dünyasına girişiyle birlikte Süryani Mar Toma Kilisesi’nden camiye dönüştürülmüş.

Tarihçi Waqidi’ye göre, Diyarbakır 7. yüzyılda Arap güçlerinin egemenliği altına girdikten sonra Süryanilere ait Diyarbakır Katedrali’nin üçte ikisi camiye dönüştürülürken üçte birlik alan Hıristiyan cemaatine bırakılmış.

Müslümanlar ve Hıristiyanlar birlikte kullanmışlar

77489672-6a90-4e14-a095-8cce6907b737

Yapı kompleksi bir müddet Müslüman Arapların ve Hıristiyan Süryanilerin birlikte kullandıkları bir ibadethane olmuş.

2010-2017 yılları arasında restorasyon öncesinde yapılan araştırma kazılarında bulunan alt alta farklı dönem katmanlar çok farklı dönemlerin izlerine ışık tutuyor. Kentin bir zamanlar var olan antik tiyatrosundan devşirme malzeme olarak kullanılan çok sayıda sütun ve silmeler de yapının güçlü Helenistik-Roma evresini gösteriyor.

Yapının doğu giriş cephesinde bulunan iyilik-kötülük mücadelesini sembolize eden alçak kabartma figüratif motifler ise muhtemelen yapının Zerdüşt geçmişine gönderme yapıyor.

“Kültürler, diller ve dinler anlamında çeşitliliğin anıtı”

1700 yıldır kentte tek başına bir anıt olmuş bu yapı özgünlüğünü ve zenginliğini 600’lü yıllardan başlayarak farklı medeniyetlerin siyasi ve dini izlerini taşımasından alıyor.

Hâlâ bir ibadet merkezi işlevi görmesinin dışında kentin kültürler, diller ve dinler anlamında çeşitliliğinin bir anıtı olarak da kendini gösteriyor.

Editör: FERİT ASLAN