Alman araştırmacılar, milyonlarca yıllık jeolojik süreçler sonucu dağların derinliklerinde oluşan devasa hidrojen gazı rezervleri tespit etti. Bu keşif, enerji sektöründe çığır açabilecek bir potansiyele sahip.
''Hidrojen (H2), sera gazı emisyonuna neden olan fosil yakıtların aksine, yandığında sadece su buharı üreten temiz bir enerji kaynağıdır'' diyen araştırmacılar, doğal hidrojenin, jeolojik süreçler sonucu kendiliğinden oluşabildiğini söyledi.
Araştırmacılar, özellikle ''serpantinleşme'' olarak bilinen bir süreçte, Dünya'nın mantosundaki kayaların suyla etkileşime girerek kimyasal değişimlere uğradıklarını ve hidrojen gazını açığa çıkardığını ifade ederek, bu kayaların dağ oluşumu sırasında yüzeye yakın bölgelere taşınmasıyla, büyük hidrojen rezervleri oluşabildiğini bildirdi.
Alman araştırma ekibi, gelişmiş simülasyonlar kullanarak bu süreci inceledi ve dağlık bölgelerin doğal hidrojen üretimi için ideal koşulları sağladığını belirledi.
Dağların soğuk ortamı ve artan su sirkülasyonu, serpantinleşme sürecini hızlandırarak daha fazla hidrojen üretimine olanak tanıyor. Simülasyonlar, dağlardaki kayaların kıta yarılmasıyla yüzeye çıkan kayalara kıyasla 20 kat daha fazla hidrojen kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, Pireneler, Alpler ve Balkanlar gibi dağlık bölgelerde doğal hidrojen oluşumuna dair işaretler buldu. Bu keşif, doğal hidrojen arayışlarına yeni bir boyut kazandırıyor ve gelecekte temiz enerji ihtiyacımızı karşılamada önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.
GFZ Helmholtz Jeoloji Bilimleri Merkezi'nden Dr. Frank Zwaan, ''Doğal H2 keşfi için bir dönüm noktasında olabiliriz. Yeni bir doğal hidrojen endüstrisinin doğuşuna tanık olabiliriz'' dedi.