Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Deniz Kaşifi adlı cihazla Akdeniz'de yaptıkları incelemelerde elde ettikleri bulgular hakkında, "İklim değişikliğinin ciddi etkilerinin yansımasını anlamamız için daha fazla çalışmaya ihtiyacımız var fakat ilk başta gördüğümüz Akdeniz'in derin suları şu anda yapısını koruyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye İş Bankası tarafından ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsünün kullanımına sunulan Deniz Kaşifi adlı glider cihazı Akdeniz'deki ilk çalışmasını tamamladı. Deniz Kaşifi, ODTÜ'ye bağlı Deniz Ekosistem ve İklim Araştırmaları Merkezinin (DEKOSİM) mevsimsel olarak yılda 4 kez gerçekleştirdiği seferlerden birine katıldı. Derin denizlerde kapsamlı ölçüm yapan cihaz, Akdeniz'de mayıs ve haziran aylarında 20 gün boyunca veri topladı.
Deniz Kaşifi'nin Akdeniz'de elde ettiği verilerle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Salihoğlu, Deniz Kaşifi cihazının en önemli özelliğinin sürekliliği olduğunu belirterek, "Derin denizde ölçüm yapmak için gemi kullanmak zorundasınız ama bunun sürekliliği olmuyor. Bir noktada ancak bir an bulunabiliyorsunuz ve gemi hareket ederek çalışmalarına devam ediyor. Kaşif, 12 kez Türkiye ile Kıbrıs arasında benzer bir rota üzerinde sürekli gidip geldi ve ondülasyon yaparak su kolonunu 1000 metreye kadar taradı. Bu bizim için çok değerli bir veri oldu." diye konuştu.
Cihazın, Akdeniz'deki Türk kara sularında, Türkiye ile Kıbrıs arasında ilk kez kullanıldığını bildiren Salihoğlu, söz konusu bölgede bazı dip akıntıları ve yapısını bilmedikleri su kütleleri bulunduğunu, iklim değişikliğinin buralardaki etkisini anlamaya çalıştıklarını, incelemeleri sırasında "Levant orta suyu" olarak isimlendirdikleri yüzeyde soğuyarak dibe batan bir su kütlesini de tespit ettiklerini kaydetti.
Çalışmayla, Akdeniz'deki mevcut durumu anlamaya çalıştıklarını vurgulayan Salihoğlu, şöyle devam etti:
"Bir kere Kaşif ile çalışarak her şeyi çözemiyorsunuz, sürekliliği lazım. Türkiye ile Kıbrıs arasındaki Akdeniz bölgesi bilinmeyen bir bölge. Buradaki su kütlelerinin durumu ne? İklim değişikliği nasıl etkilemiş? Bunları araştırıyoruz. Mevcut durumda bile gerek yüzey gerekse de derin suların davranış biçimi bilinmiyor. 'Ara su' dediğimiz suyun geçen kış koşullarında oluşmuş olduğunu gördük. Bu konuda endişeliydik, gelişen kış koşulları ve artan sıcaklıklarla bu tür sular oluşmuyor ve ekosistem üzerinde ters etkileri var. Değişen iklimle akıntı sistemleri değişebiliyor."
Ara tabaka suyun kaybolmamasının umut verici olduğunu dile getiren Salihoğlu, yüzey suyu sıcaklıklarında bu yıla özgü bir artış olmadığına, buna rağmen genel olarak ciddi artışların devam ettiğine dikkati çekti.
- "Akdeniz derin suları şu anda yapısını koruyor"
Salihoğlu, "İklim değişikliğinin ciddi etkilerinin yansımasını anlamamız için daha fazla çalışmaya ihtiyacımız var fakat ilk başta gördüğümüz Akdeniz'in derin suları şu anda yapısını koruyor. Derin sularda kısmi sıcaklık artışları görüyoruz ve levant ara suyu oluşumlarında bazı azalmalar tespit ediyoruz ama buna rağmen bu ara suyu oluşumlarını gözlüyoruz. Beklediğimiz yapıyı şu an görmüş durumdayız ama yüzeydeki iklim etkilerinin derinlere yansımasını takip etmemiz gerekiyor çünkü derinlerde olacak değişimler bütün ekosistemi altüst edecek." dedi.
Araştırma yaptıkları bölgeler arasında yer alan Mersin Körfezi'ndeki deniz kirliliğine değinen Salihoğlu, "Açık denizde bu kirlilik az, Kıbrıs'a yaklaştıkça daha da az. Mersin Körfezi'ndeki kirliliğinin etkileri bölgemize yayılmakta. Körfez alarm veren bir bölge, bir an önce bunu durdurmamız lazım. Gerek şehir deşarjları gerekse de tarımsal faaliyetler bölgeyi kirletiyor. Neredeyse Marmara'daki kadar kirlilik bölgede hakim." ifadelerini kullandı.