Tarih boyunca nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Diyarbakır, binlerce yıllık geçmişiyle adeta bir canlı tarih müzesi. Babil'den Ninova'ya, Efes'ten Truva'ya nice şehirler tarih sahnesinden silinirken, Diyarbakır hala dimdik ayakta kaldı. Bu kadim şehrin, tarih boyunca bir bölge olduğu ve Amid'in ise bu bölgenin kalbi, merkezi olduğu kaydediliyor.
DİYARBAKIR NEDEN BAŞKENT OLDU
Tarihçi Martin van Bruinessen ve Hendrik Boeschoten'e göre, Akkoyunluların Diyarbakır'ı başkent yapmasının en önemli nedeninin, şehrin stratejik konumu olduğu belirtilerek, Diyarbakır'ın, o dönemde oldukça işlek olan Bursa-Halep ve Tebriz-Halep ticaret yolları üzerinde bulunduğu kaydedildi.
İpek ticaretinin kalbinin bu güzergahta attığı anlatılan tarihi kaynaklara göre, Doğudan misk, ravent ve Çin porseleni gibi değerli ürünlerin batıya, Avrupa'dan ise yünlü kumaşlar, sırmalı kumaşlar, kadifeler, altın ve gümüş gibi kıymetli malların doğuya bu yol üzerinden taşındığına yer veriliyor.
Akkoyunlular'ın, bu stratejik önemi çok iyi kavradıkları ve şehrin sunduğu ticari avantajları görerek, Diyarbakır'ı devletlerinin merkezi yaptıkları ifade edilerek, ''Öyle ki, Uzun Hasan'ın en önemli gelir kaynaklarından biri, ipek ticareti olmuştu'' deniliyor.
Diyarbakır'ın canlı ticaret merkezi olmasının, onu sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve siyasi bir merkez haline de getirdiği belirtilerek, şehrin, farklı kültürlerin ve fikirlerin buluştuğu bir nokta olduğu, bunun da Diyarbakır'ın zengin ve çok yönlü bir yapıya sahip olmasına katkıda bulunduğu belirtiliyor.
''Akkoyunluların Diyarbakır'ı başkent yapması, şehrin tarihindeki dönüm noktalarından biri olmuş. Bu seçim, Diyarbakır'ın önemini daha da artırmış ve şehrin gelişimine büyük katkı sağlamış'' denilerek, Diyarbakır'ın, günümüzde de bu tarihi ve stratejik önemini korumaya devam ettiği ifade ediliyor.