Diyarbakır'da bir dönem yaşayan ve farklı dini ritüelleri olan Şemsiler, ölümü yaklaşan kişinin saç-sakalı yolunur ölecek kişiye likör içiliyordu
Diyarbakır Salnamelerine göre, Diyarbakır'da bir zamanlar mabedleri olan ve güneşe tapanlar olarak adlandırılan Şemsiler bulunuyordu.
Herhangi bir dini kitaplarının olmadığı bilinen Şemsiler'in türküler ve şarkılar söylemeyi çok sevdikleri kaydediliyor.
GÜNAHLARIN SAÇLARDA TOPLANILDIĞINA İNANIYORLARDI
Bugün onlardan hiç kimsenin kalmadığı Şemsiler, günahlarının saclarında toplandığına inanırlardı. Bu nedenle biri ölüme yaklaştığı zaman saçlarını, sakallarını koparırlardı.
BOĞAZA LİKÖR, AVUCA CENNETE GİRİŞ ALTINI
Ölüm döşeğinde olan kişinin saç ve sakalları koparılırken, ölecek kişinin boğazından biraz likör dökmekle ölüme daha çabuk ulaşılacağına inanırlar.
Ayrica ölünün cennete girebilmesi icin gerekli miktarda parayı ödemesi için de avuçlarına bir miktar altın koydukları belirtiliyor.
Tüm bu işlemlerden sonra ölen kişinin jakobi papazı tarafindan gömüldüğü belirtilirken, ancak, ölen kişi sarılıp tabuta konulana jakobi papazının aklaştırılmadığı kaydediliyor.
Şemsiler, Hristiyanlıkla bazı bağlantıları olsa da, kendilerine özgü inanç ve ritüellere sahiptiler. Çocukları, Jakobi papazları tarafından vaftiz edilir ve batıl inançları nedeniyle günah çıkarmaya zorlanırlardı. Düğünlerine de bir Jakobi papazı katılır ve çiftleri kutsardı.
Diyarbakır'ın tarihine dair yazılı belgeler, şehrin zengin kültürel ve dini çeşitliliğini ortaya koyarken, halk arasında "Şemsiler" olarak bilinen bir topluluk adını güneşten alıyordu.
GÜNEŞE HER GÜN 3 KEZ EĞİLİRLERDİ
''Şemsi'' kelimesi, Arapça'da ''güneş'' anlamına gelir ve Şemsiler de güneşe tapan bir topluluk olarak bilinirlerdi. Onlar, güneşin doğuşunu kutsal bir an olarak kabul eder ve her sabah güneş doğarken onun önünde üç kez eğilirlerdi.
Evlerinin kapıları doğuya, yani güneşe bakar, bu da onların inançlarının günlük hayatlarına nasıl yansıdığını gösterir.
Şemsiler, sadece güneşe değil, aynı zamanda öküze ve ineğe de büyük saygı duyardı.
DİYARBAKIR'DAKİ İZLERİ
Tarihsel kayıtlar, Şemsilerin Diyarbakır’da da yaşadığını gösteriyor. 540 yılına ait Diyarbakır Tahrir defterinde 148 nefer, 94 hane ve 54 mücerred (bekar) Şemsi bulunduğu bilgisi yer alıyor.
Özellikle Mardinkapı bölgesinde Şemsilerin izlerine rastlamak mümkün. Şemsilerin dini ibadetgâhları, Mardinkapı ve çevresindeki mağaralarda yer alıyordu.
MARDİNKAPI'DAKİ GİZEMLİ TAPINAK
Diyarbakır surlarının en görkemli burçlarından biri olan Keçi Burcu, güneşin doğuşuna bakan konumuyla dikkat çeker. İşte bu burç, Şemsilerin güneşe taptığı mabedin üzerine kurulmuştu.
Son zamanlara kadar Mardinkapı'daki Şemsi Tapınağı'nın enkazı da bu alanda duruyordu. Ancak, Mardin yolunun genişletilmesi sırasında bu enkaz da ortadan kaldırıldı.
MEZARLIK ALTINDA 3 MAĞARA
Gazi Köşkü’ne giderken Mardinkapı mezarlığının altında yer alan üç mağara, Şemsilere ait önemli ibadet yerlerinden biriydi. Bu mağaralardan biri 150 metrekare büyüklüğündeydi. Ancak, zamanla bu mağaralar toprakla dolmuş ve kapatılmıştır. Aynı zamanda Hacı Mahmut Kasal’a ait yıkık değirmenin arkasında da bir Şemsi mağarası bulunduğu biliniyor.
SIRLARI AÇIĞA ÇIKARILABİLİR Mİ?
Bugün, bu mağaraların ve tapınakların tekrar açılarak turizme kazandırılması gerektiği düşünülüyor.
Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel zenginliklerine bir yenisi daha eklenebilir. Ancak Şemsilerin gizemli dünyası, bu mağaralar yeniden gün yüzüne çıkmadan tam anlamıyla aydınlatılamayacak gibi görünüyor.
ŞEMSİLERİN ARDINDA KALAN İZLER
Diyarbakır’ın tarihi zenginliği, Şemsiler gibi unutulmuş toplulukların izlerini sürmeyi mümkün kılıyor.
Keçi Burcu’nun altındaki gizemli ibadetgahlar, Mardinkapı mezarlığının altındaki mağaralar ve Eğil’deki kalede bulunan Şemsi mabedi, bu kadim topluluğun izlerini taşıyor. Ancak, bu izlerin gün yüzüne çıkarılması için yapılacak çalışmalar, Diyarbakır’ın tarihi mirasına büyük bir katkı sağlayacaktır.
Gizemli Şemsiler, Diyarbakır’ın unutulmuş bir parçası olarak kalmaya devam ederken, onların izleri şehirde hala canlı. Belki bir gün, bu izler tam anlamıyla ortaya çıkacak ve Şemsilerin sır dolu dünyası tamamen aydınlanacak.
KAYNAK: Prof. Kenan Haspolat / Diyarbakır Manevi Envanteri / Hasan Basri Konyar