Sezon öncesi Amedspor

İrfan GÖZEN 

Geçmiş senelere bakarsak Amedspor için sezona hazırlık dönemleri hep zor geçmiştir. Her sezon yeni bir seçim, takımın sıfırdan kurulması, yönetim problemleri, maddi problemler derken takımlarımız hep bir kaos içinde bulmuştur kendini. Son dönemlerde yönetim oluşturma konusunda kaos çok yaşanmasa da, bu sezon özellikle gelinen sürecin çok sağlıklı ilerlemediğini de söyleyeyim. Peki nedir bu sıkıntılı süreç biraz bunlardan bahsedeyim; 

Amedspor'un transfer ettiği Max Gradel kimdir? Amedspor'un transfer ettiği Max Gradel kimdir?

Seçimden sonraki süreci ele alalım. Hedefler ve beklentiler. Tabii koyulan hedef ne kadar yüksek olursa beklenti de o kadar yüksek oluyor haliyle. Başkan Aziz Elaldı'nın süper lig hedefi, bu doğrultuda bütçe oluşturması sonrasında Ersun Yanal gibi bir ismi takıma kazandırması kuşkusuz bir başarı. Peki ya sonrası? Ersun Yanal'ı takıma kazandıran bir yönetim tüm kamuoyunu arkasına almışken bundan sonraki süreç ne kadar doğru yönetilebildi o konuda soru işaretlerim yok değil. 

Ersun Yanal kuşkusuz çok önemli bir isim. Müthiş bir medya gücü var. Söylediği, yaptığı her açıklama tüm ulusal basında anında karşılık buluyor. Kulübün hocanın kariyerine katacağı şeyler kadar hocanın da kulübe kazandıracağı çok değerler vardır elbette. Fakat anlamlandıramadığım bir şey var ki o da kulübün, kamuoyundan neden bu kadar gizlendiği. En ufak bir bilgi bile (kamp kadrosu gibi) devlet sırrı gibi gizleniyor. Fotoğraf karelerinde es kaza arka planda biri görünür diye fotoğraflar tek tek özenle çekilip servis ediliyor. Kampta kim var kim yok bunları kimse bilmiyor ve bunlar paylaşılmıyor. Hazırlık maçında kim oynadı kim oynamadı tek bir bilgi yok. Elbette ki transferler nelerdir, kimlerle görüşülüyor bunların açıklanması gibi bi beklentimiz yok. Ama bir hazırlık maçının kimle olduğunu, sahaya kimlerin girdiğini çıktığını gizlemeye de gerek yok diye düşünüyorum. 

Gelelim kombine ve Passolige. Kombineyle ilgili görüşlerimi her sene dile getiririm. Bu konudaki görüşümü az çok beni takip eden bilir. Kombinenin çıkış amacı nedir? Taraftarları her maç bilet alma derdinden kurtarıp daha hesaplı şekilde maç izlemesini sağlamak. Fakat bizdeki çıkış amacı biraz farklı. Bizde kulübe destek olunsun diye yıllardır kombine kart çıkartılıyor. Yani 1000-2000 kişi yüksek fiyattan kombine alsın diye. Ben bu görüşe de saygı duyuyorum. Kulübe katkı elbette önemlidir. Ama ne kadar fayda sağlıyor bu fiyat politikası orası tartışılır. Yıllardır aynı politikayla kombine satılıyor ve hiç bir zaman istenilen rakama ulaştığını göremedik. Bu sene de fiyatların pahalı olduğunu belirteyim ve bununla ilgili bir kaç örnek vereyim. Bizdeki en ucuz kombine fiyatı 2000 TL. Aynı ligi zaten saymıyorum zaten arada uçurum var. Süper ligden Adana Demirspor 1940 TL'ye, Konyaspor da 800 TL'ye en ucuz kombinelerini satabiliyor. Bu kulüplerin sezon içinde biletlerinin de pahalı olduğunu düşünürsek kombine biletleri bayağı uygun bir fiyata satışa çıkmış diyebiliriz. Bunları geçtim kendimizden örnek verelim; eğer siz 10000 TL olan batı alt tribünü kombinesinin sezon içindeki bilet fiyatını en az 600 TL olarak satabilecekseniz o zaman kombine alın derim. Veya doğu tribününün sezon içindeki bilet fiyatı en az 400 TL olacaksa kombine almak mantıklı. Ama bu fiyatların olmayacağını sanırım herkes biliyor ki kombine satışları henüz 1000 civarında. Tabii burada bir de passoligin etkisi var. Yeni bir sistem, çoğu kişi nasıl alınacağını bilmiyor. Passolig alımlarında da ciddi bir artış yok. Bu konuda kulübe büyük bir iş düşüyor. Burada da kulübün yetersiz kaldığını söylemeliyim. Bununla ilgili vakit kaybetmeden ciddi çalışmalar yapılması gerek. 

Transferler yeterli mi yetersiz mi geç kalındı mı biraz da ona değineyim. Yukarıda da söylediğim gibi kim transfer edilmiş, bu transferler yeterli mi yetersiz mi bunlar benim alanım değil. Bu konuda yetkili ve bilgili de değilim. Transferlerin yeterli yetersiz olduğunu bu işe yıllarını veren teknik direktörden daha iyi bilecek değilim. Öyle bir iddiam da yok. Ama geç kalındı mı ona bir yorum yapabilirim. Bunu da bir örnekle açıklayabilirim; Geçen sezon seçim 2 Temmuz tarihinde oldu. Takımda sadece 2 futbolcu vardı. Yönetim kurulu Murat Yiğiter, Nedim Şimşek, Serdar Bozkurt'tan oluşan 3 kişilik transfer komitesi oluşturdu. 22 Temmuz tarihindeki kamp kadrosuna 4'ü altyapıdan olmak üzere 25 futbolcu götürüldü. Yani 20 günde transferlerin yüzde 90'ı bitmişti. Bu sene seçim 11 Haziran'da gerçekleşti ve aradan 34 gün geçti süper lig hedefiyle çıkılan yolda, ilk etap kampında transferlerin yüzde 80'inin biteceği söylenen yolda 3 gündür Traore'nin tercümanı, futbolcu mu antrenör mü o tartışılıyor. 

Sonuç olarak, belki 30 kişilik yönetimin kendi içinde de yaşadığı zorluklar vardır. Bilemiyorum. Kimse konuşmuyor çünkü. Ama istenilen de saklanmasını gerektirecek bilgiler değildir. Bugün çoğu rakibimizin her bilgisine 2 dakika içinde ulaşabiliyorken kendi kulübümüzle ilgili bilgileri (kombinelerin satışa çıktığı bilgisine kadar) maalesef ki başka sayfalardan öğreniyoruz. Dediğim gibi transferler konusunda kim gelmiş kim gitmiş bunu sorgulamak beni aşsa da futbolcuyu Diyarbakır'a kadar getirip imza attıramadan rakibine kaptırmak da sorgulanması gereken bir konudur diye düşünüyorum. Bunlar da seçim sürecinden bu yana geçirilen 35 günlük sürecin aslında iyi yönetilmediğinin bir işareti diyerek düşüncelerimizi dile getirelim. 

Editör: Ferit Aslan