CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Esenyurt’a kayyım atanmasına ilişkin “Seçmenin iradesine uzanan eli” çekmek konusunda kararlı olduklarını vurgularken, Ekrem İmamoğlu da, “Onlara sorduğumuz gerçek ve kanıtlı sorularımızı kişilik haklarına saldırı olarak görmüşler” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’da düzenledikleri CHP Meclis Grubu Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu. Kent Uzlaşısıyla seçilen ve Kayyım atanan Esenyurt Belediyesi’ne dair konuşan Özel, “seçmenin iradesine uzanan eli” çekmek konusunda sonuna kadar kararlı olduklarını vurguladı.
Esenyurt’un Türkiye’nin en büyük ilçesi olduğunu hatırlatan Özel, “Türkiye'nin en büyük ilçesinin belediye başkanı, bundan 7-8 ay önce devlete başvurdu ve dedi ki, Esenyurt'ta partimden aday olmak istiyorum. Adaylığa uygun muyum? Devlet de ona temiz kartı verdi. Devlet Esenyurt'a da dedi ki, 'Bu adaylardan birini seçebilirsin. Bunların terörist olmadığına ben kefilim.' Esenyurt'ta her iki kişiden biri de Ahmet Özer'i seçti" dedi.
‘ESENYURT’U BİR DAHA ALAMAYACAKLAR’
Bükemedikleri bilekleri devlet imkanlarıyla kırmaya çalıştıklarını dile getiren Özel, “Esenyurt'un üstünde gelecekleri çalınmış insanlar vardır. Bu Esenyurt'u bir daha alamadılar ve alamayacaklar. İstanbul'u da öyle... O nedenle bunları yapıyorlar. Milletten alamadıkları yetkiyi kayyımla, haksız hukuksuz anayasaya aykırı şekilde ele geçirmeye çalışıyorlar. Erdoğan okuduğu bir şiir nedeniyle siyasi yasak aldığında, birilerini kışkırtmak için 'muhtar bile olamaz' denilen kişiye bu yapıldığında CHP buna karşı durmuştur" diye belirtti.
‘KARAR ÇIKMADAN KAYYIM ATANDI’
Daha mahkeme kararı çıkmadan kayyım atandığına dikkati çeken Özel, “Bunun hukuk devleti olduğunu savunan İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, siz kötücül bir oyunun içinde seçilmiş rolü üstlenenlersiniz. Ahmet Özer kurbandır, asıl mesele, milletten almadığı yetkiyi kayyım eliyle yapmaktır. İstikamet vermeye çalıştıkları 1 milyonlu Esenyurtlu 16 milyon İstanbulludur. Bulduklarını iddia ettikleri bir dergi, bir taslak kitap ile tutuklama gerekçesi üretiyorlar, Fethullah Gülen olsa gelir omzunuzdan öper. 10 yıl geride terörist arayacak olursan AKP'de grup kuracak milletvekili kalmaz, sayıları 20'nin altına düşer. 10 yıl önce Fethullah Gülen'e terörist diyen var mıydı? Dün 1 milyondu bugün açsınlar 10 milyonluk tazminat davası umurumuzda değil vız gelir tırıs gider” diye belirtti.
‘YOKSULLUĞU KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Silivri cezaevine Ahmet Özer'i koyarak algı yaratacağını sanıyorsun. Erdoğan, sen oraya daha önce Barış Pehlivan'ı, Barış Terkoğlu'nu, Murat Ağırel'i, Merdan Yanardağ'ı koydun. Orada şimdi Can Atalay'ı, Osman Kavala'yı, Tayfun Kahraman'ı haksız yere hukuksuz yere tutuyorsun. Şimdi bunu yapınca millet bunlara 'terörist' mi diyecek. Sen İlker Başbuğ'a terör örgütü başı demiş adamsın. Şimdi de başka Zekeriya Öz bulmuşsun, aynı oyunu çeviriyorsun. Proje büyük sorunu kabul etmeden, 'Meclis'te Abdullah Öcalan'ı konuşturarak her şey hallolacak' deyin ve aylarca konuşun. Biz yoksulluğu konuşmaya devam edeceğiz.”
İMAMOĞLU: DEMOKRASİ VE ADALET KRİZİ YAŞANIYOR
Aynı toplantıda konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’de bir demokrasi ve adalet krizi yaşandığını belirterek, “Halkımızın içine sürüklendiği ekonomik bunalımdan, adalet krizine, demokrasi krizinden çıkarak, bilinci en yüksek seviyede taşıyacak başka ortam yok. Tam da bu nedenle iktidarlar devamlarını her geçen gün başka başka kumpaslar kurarak, sağlamaya gayret ediyorlar. Yeni bir yargı tacizini de taze taze bize yaşattılar. Esenyurt Meydanı’ndaki haklı sözlerimiz, ifadelerimiz ve hatırlatmalarımıza Sayın Cumhurbaşkanı kızmış. Hemen avukatına talimat vermiş; bana ve Sayın Genel Başkanımıza 1’er milyon liralık tazminat davası açmış. 65 yaşına gelmiş, 40 yılını yaklaşık Türkiye'nin bilim dünyasına ayırmış, Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer'in kişilik haklarını ayaklar altına alırlarken, bizim onlara sorduğumuz gerçek ve kanıtlı sorularımızı kişilik haklarına saldırı olarak görmüşler. Neymiş kamuoyu önünde küçük düşmüş. Bizim ne kişilerle ne de kişilikleriyle meselemiz olmaz. Ta ki kişilikleri memlekete zarar verir hale gelene kadar. Bizi, cumhuriyetin var oluş sebeplerini yerle bir ederek, milletimizi ülkemizi devletimizi dünyaya sefil ve rezil ederlerken, bunları yaptıkları an tam da bu noktada gereken sözü söylemeyi, gereken soruyu sormaktan asla geride bırakmayız. Açıkçası benim konuşmam tam da bu eksendeydi" ifadelerini kullandı.
‘ORGANİZASYONU DÜZENLEYEN SENSİN’
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın “Şehrin emini terör yandaşı olamaz” sözünü hatırlatan İmamoğlu, tepki göstererek şu ifadeleri kullandı: “Ne kadar uydurma ve safsata bir kısım cümleleri içeren iddianameyi okuduğumda ben o iddianameyi yere fırlattım. Utanç duydum. 10 yıl önceki telefon görüşmesiyle birini terörist ilan eden anlayış, o itham açıkçası dün o sözü söyleyen İçişleri Bakanına döner bumerang gibi vurur. 10 yıl önce Fetullah Gülen’e nasıl övgüler düzdüğünü hatırlatayım. 10 yıl önce Türkiye’de ‘Türkçe Olimpiyatları geldiği aşamayla maşallahı hak ediyor’ diyen sensin. Organizasyonu düzenleyen sensin, İçişleri Bakanı olan zat sensin. Sponsor katkısı sağlayan da sensin. 10 yıl önce terör örgütüyle kol kola olan sensin. Ne diyelim şimdi? Dönüp senin söylediğin sözleri sana mı ifade edelim? İçişleri Bakanına seslenmek istiyorum; Sana bile haksızlık yapılsa, ona bile karşı duracak insanlar var bu salonda” diye konuştu.