İRFAN GÖZEN
Diyarbakır'ın kalbi Ulu Cami'nin yanı başında, asırlardır sırrını koruyan bir yapı yükseliyor: Mesudiye Medresesi. 1198 yılında Artuklu Meliki Ebu Muzaffer Sokman tarafından inşa ettirilen bu tarihi medrese, içinde öğretim yapılan Anadolu'nun ilk üniversitesi olmasıyla dikkat çekiyor.
İLK ÜNİVERSİTE
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Anadolu'nun ilk üniversitesi olmasıyla büyük önem taşıyan Mesudiye Medresesi, kesme taştan inşa edilen iki katlı yapı, motif ve kitabeleriyle de oldukça ilgi çekiyor.
Burada, tıp, astronomi, fizik, biyoloji, ilahiyat, edebiyat ve felsefe gibi birçok alanda eğitim verildiği ifade ediliyor.
DÖNEN SÜTUNLARIN GİZEMİ
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Medresenin avlusundaki mihrabın iki yanında bulunan döner taş sütunlar da, oldukça ilgi çekici.
Tarihi kaynaklara göre, bu sütunlar geçmişte sürekli dönerek medreseyi depreme karşı koruyordu. Sütunların dönmesinin amacının deprem veya zemin kayması gibi durumlarda binanın durumunu tespit etmek olduğu ifade edilerek, deprem ve zemin kayması durumunda sütunların dönmediği bildiriliyor.
GEÇMİŞTEN DÜNÜMÜZE ZAMAN KAPSÜLÜ
Günümüzde Mesudiye Medresesi, Diyarbakır Yazma Eser Kütüphanesi olarak hizmet veriyor.
Geçmişin izlerini sürmek ve bu gizemli yapıyı yakından görmek isteyenler için kapılarını açıyor.
Mesudiye Medresesi, sadece bir tarihi yapı değil, aynı zamanda geçmişin sırlarını günümüze taşıyan bir zaman kapsülü. Medrese her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlamaya devam ediyor.