Diyarbakır'ın Dağkapı bölgesinde, Grekçe yazılmış bir yazıtın izini süren tarihçiler, adeta şehrin geçmişine ışık tutan bir keşif yaptı.
Yaşamın 9 bin yıldır kesintiye uğramadan devam ettiği Diyarbakır Sur ilçesinde birçok dini gruba ait izler bulmak mümkün. Yüzyıllar boyunca dinsel hoşgörüden uzaklaşmamış, etnik ve dinsel mozaiğini koruyan Diyarbakır'da Müslümanlar, Hıristiyanlar, Ermeniler ve Yahudiler, değişik mezhepler, tarih boyunca birlikte yaşadı.
Diyarbakır'da yıllarca birlikte yaşamın güzel bir örneğini sergileyen inanç gruplarının bıraktığı izleri görmek mümkün. Bunlardan biri de Dağkapı'da Grekçe (eski Yunanca) yazılı yazıt.
DAĞKAPI'DA YER ALAN HAN
Kentin bin 500 yıl öncesine ışık tutan yazıtta şu cümleler yer alıyor:
''Adlarını kitapta bulacağınız kişilerin verdikleri paralarla Diyakos Appios’un çabaları sonucu yapılmış Han. Yapan taşçı ustası Paulos tarih 449.''
Bu kitabe, Hristiyan hacıların Kudüs’e giderken konakladığı bir hana ait olabilir mi? Diyarbakır’ın, Hristiyan hacıların Kudüs yolundaki duraklarından biri olduğunu gösteren bu bilgi, şehrin daha önce pek de bilinmeyen bir yönünü ortaya çıkarıyor.
KUDÜS YOLU DİYARBAKIR'DAN GEÇİYORDU
Yazıtın bulunduğu hanın, muhtemelen Dağkapı civarında yer aldığı belirtilirken, bunun da, Diyarbakır’ın bir dönem Hıristiyan hacılar için önemli bir konaklama merkezi olduğunu gösteriyor.
Kudüs'e yapılan uzun yolculuklarda, Diyarbakır gibi stratejik bir şehrin güvenli bir mola yeri olduğu kaydediliyor.
Şehirin, sadece Müslümanlar için değil, Yahudiler ve Hıristiyanlar için de bir hoşgörü merkezi olduğu ifade ediliyor.
DİYARBAKIR'IN KAYIP KİLİSELERİ
1873 yılına ait kayıtlara göre, Diyarbakır’da 11 kilise, Ergani’de 5, Çermik’te 1 Ermeni ve 1 Protestan kilisesi bulunuyordu. Aynı dönemde Hazro'da 2 kilise ve 1 manastır olduğu biliniyor.
19. yüzyıl Osmanlı salnamelerinde de Diyarbakır’da 13 kilise, 3 şapel ve 2 Patrikhane’nin varlığına dikkat çekiliyor.
Tüm bu bilgilerin, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki dinler arası hoşgörünün Diyarbakır’da da yaşandığını ve şehrin önemli bir dini merkez olduğunu gösterdiği kaydediliyor.
DİNLERİN BULUŞTUĞU NOKTA
Diyarbakır'ın, İslam öncesinde de farklı dinlerin merkezi olduğu belirtilirken, şehirde, Şemsiler (Güneşe tapanlar), Yahudiler ve Hıristiyanların bir arada yaşadıkları ve bu hoşgörü ortamının, Osmanlı döneminde de devam ettiği ifade ediliyor.
Diyarbakır’ın bu çok dinli yapısının bugün büyük ölçüde kaybolduğu belirtiliyor.
TARİHİN GİZLİ KAPILARINI ARALAYAN ŞEHİR
Diyarbakır’ın bu zengin ve derin dini geçmişinin, şehrin bugünkü yapısına yeni bir bakış açısı sunarken, Dağkapı’daki kitabe, tarihin tozlu sayfalarında unutulmaya yüz tutmuş bir hikâyeyi yeniden gün yüzüne çıkarıyor.
Bu yazı, Diyarbakır'ın Hıristiyan hacılar için bir zamanlar ne kadar önemli bir nokta olduğunu hatırlatıyor ve şehrin tarihine yeni bir boyut katıyor.
KAYBOLAN TARİHİN İZİNDE
Bugün sadece birkaç taş ve yazıtta saklı kalan bu tarih, aslında Diyarbakır’ın kültürel mirasının bir parçası.
Eğer bu yazıtlar korunmaz ve gün yüzüne çıkarılmazsa, Diyarbakır’ın bu derin tarihi, unutulmaya yüz tutacak. Şehrin bu zengin dini mirası, sadece yerel halk için değil, dünya mirası için de büyük bir öneme sahip.
KAYNAK: Prof. Kenan Haspolat