Durum öyle bir hal almış ki adeta her konuda gösteriş dünyasında yaşıyor gibiyiz. Gösteriş hava atma, baskasına üstünlük sağlamaya çalışıyor insanlar.

Mütevazılık, unutulup gitti! 

Toplumda insani ilişkiler giderek zayıflıyor, her şey paraya endekslenmiş durumda. Eskiden bilgi önemliydi, şimdi ise bunun yerini artık para almış durumda. Her şey unutulmuş bir kenara atılmış ve para da para. Müthiş bir para kazanma hırsı toplumu çürütüyor.

Fakir ve zengin arasındaki uçurum giderek büyüyor. Fakir dibe vurmuş, zengin ise daha fazla kazanarak pik yapmış durumda. Yeni yeni ortaya çıkan zenginlere baktığınızda, bir çoğu adaletten, haktan, hukuktan bahsedenler. Kısaca fakire öğüt verir, kendi malı götürür.

Malı nasıl elde ettiğini sorduğunuzda da çoğu ''mal Allahandır'' diyerek, nedenini sormanın önünü keser. Türkiye'de en zengin yüzde 1'lik kesim servetin yüzde 40'ına sahip. 

Türkiye'deki servetin büyük bir bölümünün sadece küçük bir kesimde olması ülkedeki fakirleşmeyi derinleştiriyor. Bir kesim şatafat içinde yaşarken, bir kesim de karnını doyuracak ekmek bulamıyor. Özellikle son 15 yılda gelirdeki adaletsizlik giderek artmaya başladı.

Geçtiğimiz günlerde televizyon kanallarına yansıyan bir emeklinin gözyaşı beni derinden yaraladı. Bir şeyi yapmak isteyip de yapamamanın verdiği derin üzüntüsü içler acısıydı. 

Türkiye'de şu anda en büyük sorun geçinememek. Asgari ücret genel ücret haline geldi. İnsanların çoğu aldıkları asgari ücretle geçinmeye ve ay sonunu getirmeye alışıyor.

Adalet, vicdan ve ahlaktan bahseden, ancak bunları yerine getirmeyenlerin ülkesi olduk. 

Hak, hukuk, adaleti, ahlakı, vicdanı, haram yememeyi savunanlara bakıyorsun tersine tutum sergiliyor.

Bu bir hastalık olsa gerek; neden insan bu kadar çok para kazanmak ister. 

Gelenek-görenek, sevgi-saygı hak getire. O saf temiz duyguları besleyen, samimi, çıkara dayalı olmayan dostluk, kardeşlik, arkadaşlık  yok artık.

Vicdanını kaybeden toplum bütün değerlerini de kaybeder ve çürümeye başlar. Toplumda başlayan çürüme de temel insani değerlerin inşasıyla durdurulabilir. 

Saygı, sevgi ve samimiyeti yeniden keşfetmeliyiz. 

Bu, ancak içtenlikle yapılabilecek bir adım olabilir ve umut ediyorum ki, toplum olarak bu yolu bulur ve yeniden insani değerlere sarılırız.