DEM Partili Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları görüşmeye ilişkin salvolar tüm şiddetiyle devam ediyor.


Bu salvoların başını da Halk TV ile kendilerini solcu olarak tanımlayan bazı kesimlerin başı çektiği gözlerden kaçmıyor.

Bu kesimlere göre Kürtler ne olursa olsun hep muhalif bir kimlik taşıyacak. Ülkenin can alıcı hiçbir sorununu iktidar erkiyle tartışmayacak, bir araya gelmeyecek yönünde. Neymiş efendim İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklandığı bu süreçte, iktidarla barışa dair hiçbir konuşma yapılamaz, bir araya gelinemez, sorunlara ilişkin görüş alışverişinde bulunulamazmış. Nedeni de İmamoğlu’nu hukuksuzca tutuklanmasıymış. Yahu Allah aşkına kuma gömdüğünüz kafanızı azıcık da olsa kaldırıp geçmişte Kürtlere uygulanan baskılara ve tutuklanmalara ilişkin nasıl bir yol izlediniz, nasıl bir açıklamada bulundunuz. Ne dediniz biliyor musunuz; ‘’Bana dokunmaya yılan bin yaşasın’’, ‘’Kürt anasını görmesin’’ mantığının dışına çıkmadınız. Yok efendim şimdi öncelik bunların tartışılması değil, önceliğiniz size dokunulduğunda hayatın gerçekleriyle yüzleştiğinizde ayağa kalkmanızdır.

Barışa dair ne zaman bir süreç gelişse en büyük muhalefeti Halk TV ekranlarında görmek mümkün. Her haber saati ve açık oturumlarda an yok ki, Suriye’deki gelişmelere oportünist yaklaşımlarda bulunulmasın. Öylesine gerçeklerden yoksun teorik bilgi düzeyi düşük ve yaklaşımlardan uzak tespitlerde bulunuluyor ki, aklı başında ülke ve dünya meselelerine vakıf insanlara saç baş yoldurur cinsinden. Öyle saçmalıklar öne sürülüyor ki TV kanalını değiştirmekten başka çare kalmıyor.

Son zamanlarda barışa dair atılan ve atılmak istenen adımlara burun bükme yerine, ülkenin geleceği adına muhalif dahi olsan susmak gerekir. Eleştiri olmasın demiyorum. Ama yapılan eleştirinin de temel dayanaklara sahip olması gerekmez mi. Tamam CHP bu süreçte iyi bir kitlesel ivme yakaladı. Bu ivmenin içinde unutulmamalıdır Kürtler yabana atılır bir çoğunlukta yerini almıştı. Yok bu arkadaşlara yetmiyor, onlara göre Kürtler ‘’Maraba’’ gibi ‘’Hazır Kıta’’ gibi birilerinin payandası olacak. Vallahi kimse kusura bakmasın Kürtler kendi iradeleri neyi gerektiriyorsa o konuda taviz vermeden yoluna devam ediyor, edecekte.

DEM bir siyasi parti, ebetteki ülkenin başında bulunan Cumhurbaşkanı ile görüşmesi olağan bir şey. Bunu diğer siyasi parti liderleri, bakanlar ve bürokratlarla da yapması hayatın gerçekleri olarak görülmeli. Hele Sırrı Süreyya Önder gibi sol gelenekten gelen birine yönelik acımasız yakıştırmalarda bulunmak abesle iştigalden başka ne olabilir bilmiyorum. 

Birinin hukukunu savunurken, başkalarının da hukukunu savunmak erdemliktir. ‘’Hakikati aramak ve onu kendi düşündüğü gibi ifade etmek asla suç olamaz’’ der Kalvenizm’e karşı hayatını hiçe sayarak mücadele eden Sebastian Castellıo. 

Ne kadar haklı bir söz değil mi? …