Kadim kent Diyarbakır'ın yüzyıllardır anlatılan 5 efsanesi kulaktan kulağa günümüze kadar söyleniyor.

Efsaneler, bir topluma ait pek çok sosyal ve kültürel unsuru barındırır. Halk arasında yaygın bir şekilde bilinen ve anlatılan efsaneler, insanlık tarihinde yer aldığına inanılan veya öyleymiş gibi algılanan insan eylemlerinin yer aldığı anlatıdan oluşan bir folklor türüdür.

Kuşaktan kuşağa anlatılan ve günlük yaşamın içinde yer alan pek çok olayı konu edinen efsaneler, kadim kent Diyarbakır'da da yüzyıllardır anlatılır durur.

Diyarbakır'ın kültürel ve tarihi zenginliklerini yansıtan, şehrin mistik ve manevi havasını günümüze taşıyan 5 şehir efsanesi şöyle:

Diyarbakır'da anlatılan ve çeşitli kaynaklarda da yer alan 5 efsanesi şöyle:

BEN U SEN

Diyarbakır surlarında bulunan Evli Beden ve Yedi Kardeş Burçları, Melik Salih adına Mimar İbrahim ve oğlu Mimar Yahya tarafından yapılmıştır. 

Efsaneye göre, burçları tamamladıktan sonra baba ve oğul, daha güzel bir eser yapamayacaklarını düşünüp el ele tutuşarak surlardan atlamışlar. Bu nedenle bu burca ''Ben u Sen Surları'' deniliyor.

DİYARBAKIR ŞEYTANI

Eskiden her kentin bir şeytanı varmış ve Diyarbakır’ın şeytanı halkı sürekli kavga ettirirmiş. 

Bir demirci, şeytanı yakalayıp bir demirin içine hapsetmiş ve İç Kale’deki bir duvara zincirlemiş. Böylece şehir şeytandan kurtulmuş.

KIRKLAR TÜRBESİ

Diyarbakır’ın güneybatısındaki Kırklar Dağı’nda bulunan Kırklar Türbesi, kırk evliyanın girdiği fakat bir daha çıkmadığı mağara olarak bilinir. 

Efsaneye göre, bu evliyalar, her Perşembe beyaz güvercin kılığına girerek mağaraya girer, ibadet eder ve sabah namazından sonra tekrar uçarak geri dönerlermiş.

Şifa bulmak için gelenler mağaradaki sudan içer ve duvardaki topraktan bir parça alırlarmış.

KIRKLAR MECLİSİ

Diyarbakır’da yalnız yaşayan yaşlı bir adam, yaralı bir kediyi evine alır. 

Kedi, gece gizlice evden çıkıp insan şekline bürünerek Kırklar Dağı’nda kırk kişiyle buluşur. Bu kişiler şehrin sorunlarını çözmek için toplanırlar.

Adam bu sırrı öğrenince kedi kaçar ve yaşlı adam kedisini aramaya başlar. Kedilerin sırları çözülünce şehrin sorunları artar ve kedilere büyük saygı gösterilir.

HAZRETİ YUNUS VE DİYARBAKIR

Hazreti Yunus, Ninova halkını imana davet ederken Dicle Nehri’nde bir gemiye biner ve denize açılır. Denizde bir balık tarafından yutulup dua ettikten sonra kurtulan Hazreti Yunus, Diyarbakır’a gelir ve Fis Kayası’ndaki mağaraya yerleşir. 

Ahâlinin reisi Amida’yı çağırıp eline bir plân vermiş ve gösterdiği yere kara taştan büyük bir kale yapmalarını söylemiş. Plana göre, üstten bakılınca kalkan balığını andıran Diyarbakır Surları yapılmış.