Gelecek bayram tatilinde size bambaşka bir deneyim katacak olan Birkaç günlük Moskova turuna ne dersiniz. Rusya’nın Başkenti Moskova gizemli ve buğulu havası ile sizi büyüleyecek.
Benzersiz mimarisi ve göz alıcı meydanları unutulmaz anları kadrajınıza kaydetmeniz için bir fırsat. Önce 1917 Ekim devrimine tanıklık etmiş Kızıl Meydan'daki Aziz Vasili Katedrali'ni ziyaret edebilirsiniz. 16. yüzyıldan bugüne kadar gelmiş olan bu özel yapıt farklı çizgileri ve renkleri ile göz dolduruyor. Tarihi anlamda birçok şaşırtıcı bir hikâyeye sahip ülkeyi ziyaret etmeniz için bir fırsat. Artık müze olarak kullanılması sebebi ile bu katedrali her gün belirli saatler aralığında ziyaret etmeniz mümkündür.
Görselde makalem ile ilgili Kürt edebiyatçılar Şair Qedrîcan, Memduh Selim Beg , Hesenê Haco, Eli Şêxmûs
Şimdi beni tanıyan arkadaşlar: “Hangi tur operatörüyle anlaştın, ne kadar para aldın” sorularıyla muhatap olmadan konuya geçeyim. Konuyu anlayıp dinlemeden, benden borç para istemeyin yazım bir tatil gezisi değil. Emekli arkadaşlarımın ve benim bu tatile gitmesi zor. faturalarınızı ödedikten sonra bankamatik ekranındaki bakiyeyi bakıp bu tatili planlamanız kalp sağlığı açısından daha yararlı olacaktır. Benim bakiyelerim genelde iki basamaklı sayıdan yukarı çıkmadığından, kalp krizi belirtisi olan sol kol uyuşması, sırtımdan soğuk ter gelmesi gibi belirtilere alışığım. Maksat sizin canınız yanmasın. Kısa kes Aydın havası olsun derseniz, nereye varacağımı anlatayım.
12 Eylül 1980 darbesi öncesi meşhur bir slogandı “Gomonistler Moskova’ya” Sağ görüşlüler sol bir miting görünce, Mihail Gorbaçov “Glasnost” adı verilen zehirli çorbayı yapmadan önce, o zamanlar sosyalist olan Sovyetler Birliği’ne solcuları gitmelerini teşvik etmek için söylerlerdi. Ankara’da okurken Diyojen lakaplı Arkadaşım Şehmus’un İncirli semtinin Danişment otobüs durağına “Gomonistler Moskova’ya” yazılmış yazının altına;” Yol paramızı verin gidelim.” diye ironi tadında cevap yazdığını “ Demokrat adlı bir gazetede günün esprisi diye yayınlandığını not düşeyim.
Size aslında unutulan bir edebiyatçıyı, Kürt şair Qedrîcan’ı anlatmak istiyorum. "Moskova'ya gidiyorum" adlı şiiri modern Kürt şiirinin öncülerinden kabul edilen şair Qedrîcan'ın 1957'de Sovyetler Birliği'nde düzenlenen Moskova 6. Uluslararası Gençlik Festivali'ne davet edilir. Yolculuk sırasında “Ez Diçim Mosko.” (Moskova'ya Gidiyorum.) diye bir şiir yazar. Qedrîcan, 1911 yılında İlkokulu doğduğu Mardin Derik'te okur ve ortaokulu okumak için Diyarbakır’a gider. Diyarbakır'dan sonra Derikli arkadaşı Reşoyê Dêrikî (Reşîdê Kûrdî) ile beraber Konya muallim (öğretmen) okulunu kazanır. 1925 Şeyh Said isyanı sonrası arananlar listesindedir. Antakya üzerinden kaçarak Suriye‘nin Şam şehrine yerleşmek zorunda kaldı. Şiiri uzun olmasına rağmen bir dizeden örnek verelim. Şiirde İstanbul'dan da "Nâzım Hikmet'in memleketi" olarak bahseder. Moskova’ya gidiyorum adlı şiiri, festival zamanın da Rusların en çok satan o yıllarda hükümet polit büro sözcüsü olan “İzvestiya” gazetesinde Rusça yayınlanır. Benim Kürtçem çeviri yapacak kadar yok. Bu sebeple şiir kitabından tercümesini yazan Fidel Ferit ‘den Türkçesini yazalım.
Ez Diçim Mosko
Em gîhiştin ewdîsiya
mehşera biratî
gûrûh-gûrûh xelk, jin, mêr, pîr û zaro
li bendê me bûn
mîna kerîya berx û miyan
em li ser hev keliyan
me hevdu hemêz dikir
me hevdu maç dikir
ji çavan hêsrên kêfxweşî û dilgeşî
dherîkîn ser rûyan
dengê "bijî aşitî û dostanî"
Türkçesi
Moskova'ya Gidiyorum
Odessa’ya yetiştik
Kardeşliğin mahşeri
Güruh-güruh halk,kadın , erkek , yaşlılar ve çocuklar
Bizi bekliyorlardı
Sürüsü gibi koyunların ve kuzuların
Birbirimizle kaynaştık
Birbirimizi kucaklıyorduk
Birbirimizi öpüyorduk
Gözlerden sevinç ve mutluluk gözyaşları
Süzülüyordu yanaklara
“Yaşasın özgürlük ve kardeşlik” sesi
Şiirleri ve öyküleri, Hawar ve Ronahî gibi entellektüel edebiyat dergilerinde yayımlandı. Eserlerini Kürtçe’nin Kurmancî lehçesinde yazdı.. Modern Kürt şiirinin babası olarak kabul edilir. Çağdaşları Kürt şairi Cegerxwîn‘den, Türk şairi Nazim Hikmet‘ten ve Rus şairi Vladimir Mayakovski‘den etkilenmiştir. Celadet Bedirxan’ın 1932- 1951 yıllarında çıkardığı ”Hawar” ve “Ronahi” dergilerinde Kürtçe öykü ve şiirler yazmıştır. Bunların dışında 1943-1946 yılları arasında Kamuran Bedirxan’ın çıkardığı “Roja Nu” adlı dergide de Cîgerxwîn, Ahmet Nami, Kadri Cemil paşa, Nureddin Zaza, Osman Sabri gibi Kürt aydın ve yazarlarla beraber yıllarca yazı yazar. Nazım Hikmet Moskova'da, Cegerxwîn Qamışlo'da, Kamûran Alî Bedirxan Paris'te, Qedrîcan Şam'da kendi yurtlarından uzak, sürgün kardeşliği mezarlığında yatıyorlar. Yazımıza Qedrîcan'ın1946 yılında bir makalesinden bir paragrafla bitirelim. “Müslüman olduğunu ancak arkadaşlarının çoğunun Zerdüşt inancında olduğunu yazar. Zerdüşt inancına göre ruh ebedi ve bakidir, bedenden ayrıldıktan üç gün sonraya kadar acı ve sevinci hisseder. “Ölen arkadaşlarımı üç gün iyilikleriyle anarım” der.
Kaynakça: Guneh yazar Qedrîcan lis yayinevi, Kürt şiiri antolojisi yazar Selim Temo ve1000 Kitap biyografi.