Diyarbakır’ın da aralarında bulunduğu 10 deprem bölgesine 235 sözleşmeli sanat tarihçisi, mimar, arkeolog ve şehir plancısı kadrosu açtı.
Diyarbakır’ın da aralarında bulunduğu 10 deprem bölgesine 235 sözleşmeli sanat tarihçisi, mimar, arkeolog ve şehir plancısı kadrosu açtı. Deprem bölgesindeki tarihi eserlerin restorasyonu ve düzenlenmesi için alınan personeller işlemlerin ardından Şubat ayında işe başladı.
Diyarbakır'ın tarihi dokusunu yeniden inşa etmek için alınan sözleşmeli personel, kaderin cilvesine bakın ki, deprem bölgesi dışına sürüldü. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'iyileştirme' adı altında attığı adımlar, adeta yapıların restorasyonu kadar çarpıcı.
Deprem bölgelerinin yeniden yapılandırılması için Diyarbakır ve diğer şehirlerde işe başlayan 235 personelden sadece 18'i asıl yerlerinde görevlendirildi.
Geri kalanlar ise deprem dışındaki uzak illerde ''geçici görev'' adı altında görevlendirildi. Diyarbakır'da da alınan toplam 18 kişiden 9'u başka illere gönderildi.
Personeller, sözleşmelere aykırı olmasına rağmen işe başladıktan bir kaç ay sonra, İstanbul'dan Trabzon'a, Samsun'dan İzmir'e kadar uzanan depremle ilgisi olmayan yerlere gönderilerek rutin görevlerde çalıştırılmaya başlandı.
Bu durum, sadece bir iş kaybı değil, aynı zamanda adaletsizliğin de ötesine geçiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, bu uygulaması skandal boyutunda bir durum.
Geçici görevlendirmelerin ardından sessiz sedasız, karanlık bir yola sürüklenen bu personelin haklı isyanı, sadece birkaç duyarsız bürokratın ihmali değil, sistematik bir sorunun da habercisi. Yaşanan bu durum yasalara ve kurumlara olan güveni de sarsıyor.
Bulundukları yerlerden depremle ilgisi olmayan yerlere atanmanın şaşkınlığını yaşayan personeller, bu durumun geçici olmadığına inanıyor.
Sözleşmelere rağmen deprem bölgesi dışında görevlendirilenler, "Bu sözleşmeler, sadece kağıt üzerinde mi var?" sorusunun yanıtını ararkan, bir hülle durumunun söz konusu olduğuna inanıyor.
Depremden etkilenen 10 il için alınan bu personelleri başka illere geçici olarak görevlendiren bakanlığa şu soruyu sormak lazım; ''Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, tarihimize ve kültürümüze sahip çıkma iddiası ne kadar gerçekçi?"