Diyarbakır'ın kadim sokaklarında, taş duvarların ardında yankılanan bir çığlık var: Yoksulluk. Bu çığlık, en çok da kadınların yüreğinden yükseliyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği'nin (GABB) hazırladığı çarpıcı bir rapor, bu sessiz çığlığın haritasını gözler önüne seriyor.
''Yoksulluğun kadın hali: Diyarbakır'da eşitsizliğin haritası'' başlıklı araştırma, Sur ve Bağlar ilçelerinde yaşayan kadınların yaşadığı derin yoksulluğu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Peki, bu harita bize neler anlatıyor?
Rapora göre, Diyarbakırlı kadınların büyük bir kısmı ekonomik zorluklarla boğuşuyor. Kayıt dışı işlerde çalışmak zorunda kalan, sosyal güvenceden yoksun olan kadınlar, her geçen gün daha da yoksullaşıyor.
Kadınlar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel yoksullukla da mücadele ediyor. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan sosyal yaşama kadar her alanda eşitsizliklerle karşı karşıya kalıyor.
Dünya genelinde kadınlar, erkeklerden 2,5 kat daha fazla ücretsiz bakım emeği harcarken, Türkiye'de bu oran 4 katına çıkıyor. Diyarbakırlı kadınlar da ev işleri ve çocuk bakımı gibi görünmeyen işlerin altında eziliyor.
Raporda, kadınların yüzde 50'sinin okuma yazma bilmediği belirtiliyor. Bu veriler kadınların umutsuzluğunun bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak'ın dediği gibi, ''Kadınların yoksulluk alanlarını hep birlikte onarmamız ve onları da bu onarım sürecine katabilmemiz lazım.''
Bu rapor, sadece bir tespit değil, aynı zamanda bir çağrı. Diyarbakır'ın kadınları, bu şehrin en değerli hazinesi. Onların yoksulluğu, sadece onların değil, tüm şehrin ve hatta tüm ülkenin yoksulluğu. Bu nedenle, bu soruna çözüm bulmak için hep birlikte harekete geçmeliyiz.
Peki, neler yapılabilir?
Kadınların ekonomik özgürlüğünü kazanması için istihdam olanakları artırılmalı, kadınların eğitim seviyesi yükseltilmeli, sosyal ve kültürel hayata katılımları desteklenmeli., belediyeler, kadınların ihtiyaçlarına yönelik projeler geliştirmeli ve uygulamalıdır.
Kadınların sorunlarını dile getirmek ve çözüm önerileri sunmak için sivil toplum kuruluşlarının da güçlendirilmesi oldukça önemlidir.
Diyarbakır'ın kadınları, bu şehrin geleceğini şekillendirecek güce sahip. Onların potansiyelini ortaya çıkarmak, sadece Diyarbakır için değil, tüm Türkiye için bir kazanç olacaktır.
Unutmayalım ki, bir toplumun gelişmişliği, kadınlarının gelişmişliğiyle ölçülür.