Geçmişte rant için verilen plansız izinler, tarihi yapıları adeta kuşatmış durumda.
Diyarbakır'ın tarih kokan semtlerinden biri olan Bağlar ilçesi, zamanında üzüm bağlarıyla ve göz kamaştıran bağ evleriyle ünlüydü. O günlerde, bu coğrafya üzüm bağlarının bereketiyle parıldıyordu. Fakat bugün, bu bağ evlerinin muhteşem hatıraları beton yığınlarının arasında soluklanıyor.
Bağlar ilçesi dediğimizde akla ilk gelen şey, adını aldığı üzüm bağları. İlçe, ismini geçmişteki muazzam bağlardan alıyor ve bugün Diyarbakır'ın en yoğun nüfuslu ilçelerinden biri konumuna geldi.
Bağlar ilçesinin özel bir yanı da, üzüm bağları içinde yer alan tarihi bağ evleri. Bir zamanlar bu ilçede birçok bağ evi bulunurdu, ancak zaman içinde bu tarihi yapıların birçoğu yok oldu, sadece birkaçı ayakta kalmayı başarabildi.
Halk arasında 'köşk' olarak da anılan bu bağ evleri, eskiden sonsuz gibi görünen üzüm bağlarıyla çevrilmişti. Ancak bugün, o bağların yerini beton yığınları almış durumda.
Bir zamanlar üzüm bağlarının hasat zamanlarında pestil, cevizli sucuk, pekmez gibi ürünlerin elde edildiği bu alanlarda şimdi düzensiz ve estetikten uzak yapılar yükseliyor. Geçmişte rant için verilen plansız izinler, tarihi yapıları adeta kuşatmış durumda.
Ancak ayakta kalan az sayıdaki tarihi yapıdan biri, Dörtyol mevkiindeki bağ evi. Bu bina, bir bölümü Gençlik Kütüphanesi, bir diğer kısmı ise zabıta amirliği olarak hizmet veriyor.
Bu tarihi yapıların eski ihtişamını yeniden canlandırarak, geçmişin izlerini gelecek nesillere aktarmak mümkün olabilirdi. Fakat geçmişte plansız yapılaşma izinleriyle sıkıştırılan bu tarihi bağ evleri, ayakta kalmak için zorlu bir mücadele veriyor.
Bağ evlerinin içinde yer alan bazalt taşlarından yapılmış, genellikle iki katlı olan bu yapıların kaybolması, bir kültürün de yok olmasına sebep oldu.
Bu bağ evleri genellikle mevsimlik kullanım için yapılmıştı. Ancak bazı aileler, kış aylarını da bu evlerde geçirirdi. Özellikle eylül ve ekim aylarında bağ bozumlarında hareketlilik yaşanır, elde edilen üzüm şıraları çeşitli lezzetlere dönüştürülürdü; Cevizli sucuk, bademli sucuk, pestil, pekmez gibi.
Kentleşme süreciyle birlikte üzüm bağları, bağ evleri ve bağ kültürü tamamen ortadan kayboldu. Bu tarihi bağ evlerinden sadece birkaç tanesi günümüze kadar gelebildi.
Diyarbakır'ın bu unutulmaya yüz tutmuş mirası, betonların gölgesinde kaybolmaya devam ediyor.
Gelecek nesiller için bu tarihi ve kültürel mirası korumanın ve yaşatmanın önemi büyük. Belki de geçmişten gelen bu hatıraların anlatıldığı, restore edildiği bir miras müzesiyle, bu büyülü geçmiş geleceğe taşınabilir mi?