Diyarbakır'ın Tavşantepe köyünde 21 Ağustos'ta minik Narin Güran'ın cansız bedeni bir dere yatağında bulunduğunda, Türkiye'nin yüreği burkulmuştu.


8 yaşındaki bu masum çocuğun katledilmesiyle ilgili soruşturma, her geçen gün yeni bir şok dalgasıyla sarsıyor, karanlık sırları gün yüzüne çıkarıyor.

Narin'in annesi, ağabeyi ve amcası dahil 4 kişi hakkında hazırlanan iddianame, adeta bir gerilim filmini aratmayacak detaylarla dolu.

İddianameye göre; Narin, okulun güvenlik kamerasına son kez yansıdığı 15.07 ile 15.45 saatleri arasında katledilmiş. Ancak kayıp ihbarı, o gün köyde olmayan ağabeyi Baran Güran tarafından saatler sonra yapılmış. Baran Güran, daha sonra avukat tutarak kardeşinin katillerinin bulunmasını talep etmiş; ancak iddianamede adı geçen şüpheliler arasında değil.

Peki ya ailenin diğer fertleri? İddianameye göre, Narin'in kaybolmasının ardından başlatılan arama çalışmalarında ilginç olaylar yaşanmış. Önce, Suriyelilerin kaldığı çadırların yakınında Narin'e ait bir terlik bulunmuş. Savcı, bu bulgunun dikkatleri Suriyelilere çekmek ve soruşturmayı yanlış yönlendirmek amacıyla yapıldığını düşünüyor. Ardından, arama çalışmalarının yoğunlaştığı bir günde, rüzgarsız havada elektrik tellerinden kaynaklandığı iddia edilen bir yangın çıkmış. Savcılığa göre, yangının amacı arama çalışmalarını engellemek.

Günler geçtikçe, ailenin çelişkili ifadeleri ve olaylardaki tutarsızlıklar, şüphelerin aile bireylerine yönelmesine neden olmuş. Narin'in ağabeyi Enes Güran'ın kollarındaki diş ve ısırık izleri de dikkatlerden kaçmamış. Adli Tıp raporu, bu izlerin 3-6 günlük bir zaman dilimine ait olduğunu ve küçük bir çocuğa veya bir yetişkine ait olabileceğini belirtmiş; ancak kesin bir yargıya varamamış.

Soruşturma derinleştikçe, aile bireylerinin telefonları incelenmiş ve amca Salim Güran'ın aracında Narin'in DNA'sı tespit edilmiş. Anne ve babadan alınan DNA örnekleri, Narin'in onların öz kızı olduğunu doğrulamış.

8 yaşındaki Narin Güran'ın cansız bedeni, 21 Ağustos'ta kaybolduktan 19 gün sonra bir derenin soğuk sularında bulundu. Üzerine yığılan taşlar, sanki köyün vicdanını da örtecek bir örtü gibiydi. 

Cesedin bulunmasının ardından köyde kadınlar arasında çıkan kavga ve suçlamalar ise olayın vahametini gözler önüne sermiş. Güvenlik kamerası kayıtları, Narin'in dereye gömülme işleminin 38 dakika sürdüğünü ve Nevzat Bahtiyar'ın aracıyla dere kenarına getirildiğini ortaya koymuş.

Narin Güran cinayeti, Türkiye'yi derinden sarsan bir trajedi.  İddianamedeki bu çarpıcı detaylar, akıllarda pek çok soru işareti bırakıyor. Suriyelilerin üzerine atılmak istenen suç,  arama çalışmalarını engelleyen yangın, aile bireylerinin çelişkili ifadeleri, ağabeyin kollarındaki izler... Tüm bu parçalar, karanlık bir bulmacanın eksik parçaları gibi. Gerçeklerin ortaya çıkması ve Narin'in katillerinin hak ettikleri cezayı alması için adaletin tecelli etmesi bekleniyor.

Adaletin tecelli etmesi, Narin'in hesabının sorulması için tüm gözler mahkemede. 7 Kasım'da görülecek ilk duruşma, karanlığa ışık tutacak ve belki de vicdanları rahatlatacak.

Unutmayalım, Narin'in çığlığı  hala kulaklarımızda yankılanıyor...