Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile merkez Bağlar, Sur, Yenişehir ve Kayapınar ilçe belediyeleri son 8 yıldan beri kayyumla yönetiliyordu. Kayyum 2 milyar liralık borçla belediyeyi devretti.
Türkiye genelinde bir çok belediye el değiştirdi. Özellikle AKP'li belediyelerde devirden sonra yapılan incelemelerde adeta sınırsızca para harcanmış. Şatafatta sınır tanınmamış.
Şatafatın israfın ''haram'' olduğunu sık sık dile getiren eski yönetimlerin söylediklerinin tam tersine davranması da ayrı bir tartışma konusu.
Gazetelere yansıyan haberleri okuyunca, o belediyelerin ne kadar da halktan kopuk yaşadıklarını gözler önüne seriyıor.
Günlerdir gazetelere ve televizyonlara konu olan devredilen belediyelerde ortaya çıkan usülsüzlüklerin bir benzeri de Diyarbakır kayyum belediyelerinde ortaya çıktı.
Diyarbakır'daki kayyum belediyelerinde de seçim öncesi, ''pes'' dedirtecek satış ve devir işlemleri yapılmış.
Sanki kaybedeceklerini anlar gibi, Diyarbakır'da, yerel seçimlere 3 ay kala, kayyumlar tarafından belediyenin mülkleri yangından mal kaçırırcasına hızla devredilmiş. Öyleki parklardaki tuvaletler bile İl Müftülüğü'ne devredilmiş.
Yaşanan skandal sadece park tuvaletleriyle sınırlı değil. Kentin en değerli lokasyonlarında bulunan arsaların ve mülklerin de kayyumlar tarafından satıldığı belirtiliyor. Üstelik, elde edilen gelirin ne kadar ve nereye gittiği de bilinmiyor.
Yaşanan skandallar gösteriyor ki kayyumlar halkın iradesini hiçe saymış.
Demokratik süreçleri hiçe sayan bu tür uygulamalar, halkın güvenini sarsmakla kalmıyor, aynı zamanda diğer tüm değerlere olan inancı da zayıflatıyor.
Demokratik ve hukukun üstünlüğünün olduğu ülkelerde kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz.
Görevi devralan tüm yeni yönetimlerin yapması gereken paraların nereye harcandığını ortaya çıkarmak ve yasal yollarla bunları geri almak olmalıdır.