Arkeologlar, yapılan araştırmalar sonucu, büyük Maya şehirleri çöktükten sonra bile kırsal bölgelerde yaşamın devam ettiğini ve bu kırsal nüfusun, yeni başkentlerin yükselişinde kritik bir rol oynadığını söyledi.
Ders kitaplarında Maya uygarlığının MS 200 ile 900 yılları arasındaki Klasik Dönem'de zirveye ulaştığı, ardından kentsel merkezlerin terk edildiği ve uygarlığın gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğunun anlatıldığını ifade eden araştırmacılar, ancak yeni araştırmaların, bu anlatının eksik olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.
Araştırmacılar, Yucatan Yarımadası'nda yapılan bir nüfus analizinde, Klasik Dönem Mayalarının hiçbir zaman tam anlamıyla yok olmadığını kanıtladığını belirterek, şöyle dedi:
''Yucatán Özerk Üniversitesi'nden arkeolog Pedro Delgado Kú, 'Mayaların Postklasik dönemde çöküş fikri tartışmalı bir konu' diyor. Bazı durumlarda, Postklasik şehirler, önceki kentlerin küllerinden doğmuştur. Delgado Kú ve ekibi, özellikle İspanyol sömürgeleştirmesinden önce inşa edilen son büyük Maya başkentlerinden biri olan Mayapan üzerinde yoğunlaştı.
Mayapan, 12. yüzyılda, Chichén Itzá'nın yöneticilerini deviren yerel hükümetlerin bir koalisyonu olarak kuruldu.
Chichén Itzá'nın MS 1050'deki çöküşünün ardından yaşanan kuraklığa rağmen, MS 1180'de yağışların geri dönmesiyle Mayapan etkileyici bir kent haline geldi. 8.8 kilometrelik surlarla çevrili kentte, büyük piramitler ve diğer yapılar bulunuyordu.''
New York Eyalet Üniversitesi'nden arkeolog Marilyn Masson, surların kentsel nüfusu zar zor içine aldığını ve bazı mahallelerin surların dışında kaldığını belirtti.
Araştırmacılar, Chichén Itzá ve Mayapan'ın kentsel nüfuslarında zamanla büyük dalgalanmalar olmasına rağmen, bu başkentlere insan ve kaynak sağlayan kırsal nüfusun neredeyse hiç değişmediğini tespit etti.
LiDAR teknolojisi ve yüzey araştırmalarıyla elde edilen veriler, kırsal bölgelerde sürekli bir yerleşim olduğunu gösterirken Masson, şöyle dedi:
''Yoğun bir kalabalık değil ama süreklilik içinde. Bulgular, şehir devletleri çöktüğünde, yöneticilerin kırsal bölgelere taşınmasıyla kurumsal bilgilerin korunduğunu ve aktarıldığını gösteriyor. Yeni bir başkent kurulduğunda, bu kişilerin veya onların soyundan gelenlerin idari yapının yeniden kurulmasında etkili olduğu düşünülüyor.''
Maya uygarlığının ''çöküş'' anlatısının aksine, bir dönüşüm ve yeniden yapılanma süreci yaşadığını ve kırsal kesimin bu süreçte hayati bir rol oynadığını kaydeden araştırmacılar, ''Maya kültürü ve bilgeliği, zorlu dönemlerden geçse de, nesilden nesile aktarılmaya devam etti'' dedi.