Dicle Üniversitesi'nin, enerji maliyetlerini düşürmek ve çevreye duyarlı bir adım atmak amacıyla başlattığı Güneş Enerjisi Santrali (GES) projesi, beklenmedik bir tartışmanın odağına yerleşti.


Üniversite yönetimi, projenin Türkiye'deki en büyük üniversite GES'i olacağını ve önemli bir tasarruf sağlayacağını iddia ederken, çevreciler ve bazı vatandaşlar, projenin hayata geçirildiği alanda yapılan ağaç kesimlerinin ''katliam'' boyutunda olduğunu öne sürüyor.

Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Siraç Özerdem, iddialara yanıt vererek, kesilen ağaçların bir kısmının hastalıklı olduğunu ve Tarım İl Müdürlüğü ekiplerinin incelemesi sonucunda kesilmesine karar verildiğini belirtti. 

Özerdem, sağlam ağaçların ise sökülerek üniversitenin başka alanlarına taşındığını ve herhangi bir ''ağaç katliamı''nın söz konusu olmadığını vurguladı. 

Ayrıca, üniversite ve Tarım Müdürlüğü arasındaki yazışmaların ve yapılan çalışmaların kayıt altında olduğunu da sözlerine ekledi. Ancak, çevreciler ve bazı vatandaşlar, üniversite yönetiminin açıklamalarıyla ikna olmadı. 

Projenin yapıldığı alanın, üniversitenin nadir yeşil alanlarından biri olduğunu ve kesilen ağaçların sadece hastalıklı olmadığını savunuyor. Ayrıca, bu tür projelerin, üniversitelerin yeşil alanlarını ranta kurban etme eğiliminin bir göstergesi olduğunu iddia ediyorlar.

Dicle Üniversitesi'nin GES projesi, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, projenin hayata geçirildiği alanın seçimi ve yapılan ağaç kesimleri, projenin ''yeşil'' kimliğini sorgulatıyor. 

Enerji tasarrufu ve çevre dostu bir yaklaşım hedeflenirken, mevcut yeşil alanların korunması ve ağaçlandırma çalışmalarına da aynı özenin gösterilmesi gerekiyor.

Bu tür projelerde, üniversite yönetimlerinin şeffaf olması ve çevreciler, akademisyenler ve öğrenciler gibi ilgili paydaşların katılımını sağlaması büyük önem taşıyor. Projenin çevresel etkilerinin detaylı bir şekilde değerlendirilmesi, alternatif çözümlerin araştırılması ve kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, Dicle Üniversitesi'nin GES projesi, enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar açısından önemli bir potansiyel taşıyor. Ancak, projenin çevresel etkileri ve yapılan ağaç kesimleri, kamuoyunda ciddi endişelere yol açmış durumda. 

Üniversite yönetiminin, bu endişeleri gidermek ve projeyi daha şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütmek için adımlar atması gerekiyor. 

Aksi takdirde, ''yeşil enerji'' hedefiyle yola çıkılan bu proje, ''ağaç katliamı'' tartışmalarıyla anılmaya devam edecek.