Geçtiğimiz günlerde bir ailenin restoranda yemek yedikten sonra destelerle bıraktığı Arjantin Pesosu'nu görünce Irak bölgesel Kürt yönetiminin 1980'li yıllarını hatırladım.
Hürriyet Gazetesi'nde muhabir olarak çalıştığım dönemlerdi; 1980'li yılların sonları. O dönemler, Irak Saddam Hüseyin'in liderliğinde yönetilen ve sık sık çatışmaların yaşandığı bir yerdi. KDP, IKY ve PKK arasında sık sık çatışmalar oluyordu.
Bizler de diğer gazetecilerle birlikte haber takibi için zaman zaman bu bölgeye giderdik.
O zamanlar üzerinde çok sayıda cepler olan ''gazeteci yeleği'' dediğimiz yeleklerimiz vardı. Gerçi sonradan korucular da benzer yelekler giymeye başlayınca adı korucu yeleği olarak da adlandırılmaya başlandı.
O bölgeye, Türk Lirası'nı kabul etmedikleri için tüm gazeteciler dolar götürürdü. Biz de Diyarbakır'da Türk Lirası'nı dolara çevirip öyle giderdik. Habur Sınır Kapısı'ndan geçtikten sonra sırasıyla Zaho'dan başlayarak tüm yol kenarlarında açıkta doları, dinara çeviren döviz satıcıları vardı.
Yolların sağında, solunda döviz bozduranlar ve bir de benzin istasyonu olmadığı için bidonlarla benzin satanlar bulunuyordu. Buradan satın alınan benzin ya da mazot bidonlarla araçlara doldurulurdu.
Yol kenarındaki bu döviz bozanlara 100 dolar verdiğimizde, destelerle dinar alırdık. O çok cepli yeleklerimizin ceplerini doldurur ve kalanı da çantaya koyardık. Arjantin'deki gibi ödemeler deste deste paralarla yapılırdı. Lokantalara, otellere ödemelerde desteyle para verilirdi. Yani tabir yerindeyse, para pul olmuş durumdaydı.
Irak gibi bir savaş yaşamamasına rağmen Arjantin bugün aynı durumu yaşıyor.
Ekonomisi tarım ve tarıma dayalı sanayi ağırlıklı olan Arjantin, yıllık enflasyonu yüzde 200'ü geçen, para birimi yüzde 50 devalüe edilen ülke durumuna geldi. Ülkede son zamanlarda insanlar artık, takas yöntemiyle gıdaya ulaşmaya çalışıyor.
Bir çok uzman Arjantin ile Türkiye ekonomisinin son dönemde benzerlik taşıdığını söyler.
Umarız Türkiye aynı durumu yaşamaz.