Son olarak 40 akademisyen alımı için yapılan ilanın ardından yaşananlar, üniversitenin itibarını daha da zedeleyen bir nitelik taşıyor.

Diyarbakır'ın köklü eğitim merkezi olarak bilinen Dicle Üniversitesi, maalesef son yıllarda bilimden uzaklaşma ve adrese teslim kadro iddialarıyla anılmaya başladı. Bu durum, bilimsel gelişmelere ve araştırmalara ev sahipliği yapması gereken bir kurum için kaygı verici bir boyut kazanmış durumda.

Üzülerek ifade etmeliyim ki, son olarak 40 akademisyen alımı için yapılan ilanın ardından yaşananlar, üniversitenin itibarını daha da zedeleyen bir nitelik taşıyor.

31 Aralık 2023 tarihli Resmi Gazete'de duyurulan 40 akademisyen alımı ilanı, üniversitenin farklı fakültelerinde görevlendirilmek üzere yapılacakları kapsıyordu. Ancak, başvuruların devam ettiği süreçte, rektörlük tarafından alınan ani bir kararla bu ilanın içeriğinde değişiklik yapıldığı duyuruldu.

Tıp, iktisadi ve idari bilimler, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi ile beden eğitimi ve spor yüksekokulu bölümlerine alınacak bir doçent ve 5 öğretim üyesi kadrosunun iptal edildiği belirtildi.

Bu kararın gerekçesi ise henüz kamuoyuna açıklanmadı.

Bu durum, üniversiteye duyulan güveni zedeleyen ve ciddi soru işaretleri doğuran bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Son yıllarda birçok üniversitenin Resmi Gazete'de yayımlanan kadro ilanlarında benzer şekilde yapılan değişiklikler, istenmeyen akademisyenlerin önünü kesmek amacıyla yapıldığı iddialarını beraberinde getirdi. Bu tür uygulamalar, adrese teslim kadrolaşma olarak nitelendirilir. 

Öte yandan, rektörlük açıklamasında öğretim üyesi ve öğretim görevlisi alımına yönelik yapılan düzeltmeler de dikkat çekiyor. Özellikle Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu için yapılan düzeltme, ilan edilen özelliklerde belirgin bir değişiklik içeriyor. Bu tip ani değişiklikler, adayların ve kamuoyunun haklı olarak endişe duymasına sebep oluyor.

Üniversiteler bilimin, özgür düşüncenin ve akademik özgürlüğün temsilcisi olmalıdır. Ancak, bu tür uygulamalar bilimin itibarını sarsmakta ve üniversitelerin asli görevlerinden uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Dicle Üniversitesi gibi köklü bir eğitim kurumunun adrese teslim kadrolaşma iddialarına maruz kalması, üzücü ve düşündürücüdür.

Bilim dünyasının ışığını kaybetmeden, adil, şeffaf ve bilimsel ölçütlere dayalı alımların yapılması elzemdir. 

Üniversiteler, topluma örnek olmalı ve bilimsel ilerlemenin öncüsü olarak nitelendirilmelidir. Umuyoruz ki, yaşanan bu tür olumsuzluklar, üniversitelerin temel misyonundan sapmadan çözüme kavuşturulur ve bilimin ışığı yeniden parlamaya devam eder.

Üniversite yönetiminin bu yönde inandırıcı açıklama yapmaması adrese teslim kadro algısını güçlendirecektir.