Geçmiş zamanın tozlu sayfalarında kaybolmuş, unutulmuş bir Diyarbakır hikayesi var. 1984-1987 yılları arasında Nurettin Dilek, o dönemin Diyarbakır Belediye Başkanı olarak sahneye çıktı.
Ben de o tarihlerde Milliyet Gazetesi'nde muhabir olarak görev yapıyordum.
Dilek, o zamanlarda gazetemizin büro şefi Ertuğrul Pirinççioğlu'nu zaman zaman ziyaret eder, projelerini paylaşırdı. İşte o zamanlardan birinde, gözleri parlayarak anlattı hayalini. Diyarbakır'ı Budapeşte yapma fikriyle dolup taşıyordu. Dicle Nehri'nin kucaklayıcı suları arasında, iki yakaya yayılacak evler, kafeler, bir şehir masalı yazılacaktı.
Bu projenin içinde, Dicle Nehri'nin de ıslahı vardı. Detaylarını bizlere anlatırken, heyecanını gözlerinden okuyabiliyorduk. O gün, Diyarbakır için yerinde bir projenin haberlerini yapmış, gazete sayfalarına taşımıştık. Ama işte, siyasetin cilvesi, başkanlık koltuğundan milletvekilliğine geçişle birlikte, o güzel hayal de rafa kaldırıldı, unutuldu.
Bugün, o projenin hatırası belki de bir köşede tozlu raflarda saklı duruyor. Ama düşündükçe aklıma geliyor, acaba Diyarbakır'ın Budapeşte olma hayali tekrar gündeme gelebilir mi? Hangi siyasi lider bunu tekrar masaya koyabilir, daha da önemlisi hayata geçirebilir?
Nurettin Dilek, Anavatan Partisi'nin bayrağını taşıyarak belediye başkanı seçildikten sonra, bir süre milletvekilliği koltuğunda oturdu. 1987 yılında başladığı siyasi yolculuğu, 2020 yılında aramızdan ayrılana kadar devam etti.
Şimdi, 2024 yılında, belki de bir lider bu tozlu rafa uzanabilir. Belki de Diyarbakır'ın o eski hayali, yeni bir solukla yeniden canlanabilir. Ancak, bu kez unutulmaması, rafa kaldırılmaması gereken bir projeye dönüşmeli. Belki de bir lider, Nurettin Dilek'in hayalini gerçeğe dönüştürebilir.
Umarım bu köşe yazısı, bu hayalin tozlu sayfalardan çıkmasına bir katkı sağlar. Unutulan bir rüyanın, tekrar hatırlanmasını bekleyen bir Diyarbakır'ın hikayesi burada son buluyor.