Ekonomiden sorumlu Bakan Mehmet Şimşek, zaman zaman enflasyonun düşürülmesiyle ilgili açıklamalar yapıyor.

Ancak, bu açıklamaların vatandaşlar üzerindeki etkisi ve ikna kabiliyeti tartışmalı hale geldi.

Özellikle emekliler ve asgari ücretle geçinenler, günlük hayatın zorluklarıyla boğuşurken, açıklamalardan çok geçim derdine odaklanıyor. 

Bu noktada, Türkiye'nin ciddi bir güven sorunu yaşadığı açık. Bu sorunun aşılması, ekonomik istikrarın sağlanması için hayati önem taşıyor.

Bakan Şimşek, son günlerde vatandaşlardan biraz daha ''sabır'' talep ediyor. 

Açıklamalarına göre, 2026 yılında enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi bekleniyor. 

Peki, enflasyon düştüğünde ne olacak? Fiyatlar ucuzlayacak mı? Maalesef, bu sorunun yanıtı "hayır".

Gelin önce enflasyon nedir ona bakalım.

Enflasyon; ''Dolanımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik ve parasal süreç'' olarak tanımlanır. Halk arasında ise yaşam pahalılığı olarak bilinir. 

Yani, enflasyonun düşmesi fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Enflasyon düştüğünde, aslında fiyatların artış hızının yavaşlaması kastedilir. 

Örneğin, geçen yıl yüzde 9,49 artan enflasyon, bu yıl yüzde 3 artmışsa, bu enflasyonun düşüşüdür; fakat fiyatların düştüğü anlamına gelmez. yani sadece rakamlar değişecek, geçim sıkıntısı çekenlerin yaşamında bir değişiklik olmayacak. 

Enflasyonun düşmesi, fiyatların artış hızının azalması demektir. Yani, fiyatlar hala artmaya devam eder, ancak önceki dönemlere göre daha yavaş bir hızda. Bu durum, ekonominin düzeleceği ve refah seviyesinin artacağı anlamına gelmez.

Peki, o zaman ne yapılmalıdır?

Bir toplumda genel refah düzeyini yükseltmenin tek yolu, artan üretimle beraber orta gelir grubunu büyütmektir. 

Orta gelir grubunun büyüklüğü, ekonominin sağlıklı olduğunun işaretidir ve gelir dağılımının göreli olarak daha adil olduğunun göstergesidir. 

Eğer mevcut üretim talebi karşılayamıyorsa, üretimi artırmak için yeni yatırımlar devreye girmelidir. 

Bu yatırımlar tamamlandığında, üretim artar ve ekonomi büyür. Yeni yatırımlar, yeni üretim birimlerinin devreye girmesine ve sonuçta istihdam artışına yol açar.

Kısaca, enflasyonun düşmesi tek başına yeterli değil. Ekonomik istikrar ve refah artışı için üretim kapasitesinin artırılması, orta gelir grubunun büyütülmesi ve gelir dağılımında adaletin sağlanması gerekmektedir. 

Bu doğrultuda atılacak adımlar, vatandaşın geçim sıkıntılarını hafifletecek ve uzun vadede sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi mümkün kılacaktır. Ancak, bu süreçte vatandaşlardan sadece sabır istemek yerine, somut adımlar atılarak güven sorununu çözmek daha büyük etki yaratacaktır.