Diyarbakır'da son zamanlarda sağlık alanında kriz üstüne kriz yaşanıyor. Gün geçmiyor ki sağlık alanında bir sorun yaşanmasın.

Malzeme yetersizliği, eksikliği, personel azlığı, yeterice doktor olmaması gibi sorunlar, her geçen gün biraz daha hissediliyor.

Diyarbakır Tabip Odası’nın sosyal medyadan yaptığı paylaşım sağlığın ne kadar icler acısı bir durumda olduğunu gösteriyor. 

Radyoterapi cihazının bozukluğu ve uzman eksikliği kanser hastalarının hayatlarını tehlikeye atıyor.

Diyarbakır’da kanser hastalarının yaşadığı dram, sağlık sistemindeki eşitsizlikleri gözler önüne seriyor adeta.

Bu çarpıcı ve acı durum, sağlığın ticarileştirilmesi ve sağlık hizmetlerindeki yetersizliklerin ne kadar ölümcül sonuçlar doğurabileceğini ortaya koyuyor.

Diyarbakır ve çevre illerde yaşayan kanser hastaları tedaviye ulaşamıyor.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanelerinde radyoterapi hizmeti ihale usulüyle bir firma tarafından sağlanıyor. Ancak bu cihazın sık sık bozulması ve tamir edilmemesi, hastaların hayati önem taşıyan tedavilerinden mahrum kalmasına yol açıyor.

Kanser tedavisinde zaman çok önemlidir. Özellikle kanserin tekrarlayabileceği durumlarda ışın tedavisi hayati önem taşıyor ve kemoterapi ile birlikte yürütülmesi gerekiyor. 

Ancak Diyarbakır’daki radyoterapi cihazının bozukluğu ve ilgili firmanın tamir etmemesi, bu tedavileri ciddi anlamda aksatıyor.

Diyarbakır Tabip Odası, bu vahim durumu şu sözlerle dile getiriyor: 

''Sağlık alanında yaşanan eşitsizlik, özelleştirme, ticarileşme ölüm getiriyor. Bölge illerinde radyasyon onkolojisi alanında cihaz ve ilgili uzmanların eksikliği, Diyarbakır başta olmak üzere bölge illerinde yaşayan kanser hastalarının yaşamına mal oluyor.''

Diyarbakır’daki kamu hastanelerinde sadece bir radyoterapi cihazı çalışıyor ve bu cihaz da hastalarla dolup taşmış durumda. 

Türkiye’nin diğer illeriyle kıyaslandığında, Diyarbakır’daki cihaz sayısının çok yetersiz olduğu açıkça görülüyor. 

İller arasındaki bu ciddi eşitsizliğe, sağlık otoriteleri acilen çözüm üreterek daha fazla mağduriyet yaratmamalıdır.

Sağlık otoriteleri yaşanacak ölümlerin sorumlusu olmak istemiyorlarsa, bu sorunun kaynağına yönelik acil çözümler üretmelidir. 

Diyarbakır’daki hastanelerin durumu, "Allah düşürmesin" dedirtecek kadar kötü durumda. Bu vahim durumu görmezden gelmek, daha fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olacaktır.

Kanser hastalarının hayatı, bozuk bir cihazın insafına bırakılmamalıdır.