Bir kitaba ulaşmak için tayinini bile çıkartarak o kitaba ulaşmaya çalışan bir kişiliğe sahipti.
Bıkmadan usanmadan gittiği yerleri tetkik etti. Sağda soldaki yazmaları topladı ve bunların önemli kısmını çürümekten kurtardı. 20. yüzyılın ilk yıllarında dirilen tarihçiliğin başında gelenlerdendir.
Nereli olduğunu V. Murat için yazmış olduğu kasidede “Evet sultan-ı nazmım Şehr-i Âmid taht-gâhımdır“ beytiyle ifade etmiş olan bu kişi elbette ki Ali Emiri Efendidir…
Doğum tarihini sadece yıl olarak yazmış, Ali Emiri veya Ali Emîrî Efendi, 1274/1858 tarihinde Diyarbakır’da doğdu. Doğum tarihi gün ve ay olarak tespit edilememektedir. Kendisi Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid adlı eserinde doğum tarihini sadece yıl olarak, “Velâdet-i âcizânem 1274 sene-i hicriyyesindedir” cümlesiyle, Diyarbakırlı olduğunu ise V. Murat için yazmış olduğu kasidede “Evet sultan-ı nazmım Şehr-i Âmid taht-gâhımdır“ beytiyle ifade eder.
Ali Emîrî Efendi’nin hayatı, yaşamı ve milletine duyduğu derin sevgi ve bağlılığa şöyle bir göz atacak olduğumuzda doğum yeri olan Diyarbakır’dan İstanbul’a kadar gelen hayat serüveninde 67 yıllık ömrüne çok şey sığdırdığını görürüz.
KİTABA ULAŞMAK İÇİN TAYİNİNİ ÇIKARMIŞ
Çocukluğundan itibaren kitap okumaya ve toplamaya başlamış, çalışma hayatı memuriyetle geçmiştir. Kâtip ve defterdar olarak çalıştığı Diyarbakır, Selanik, Adana, Leskovik, Erzurum, Yanya, İşkodra, Halep ve Yemen'den; Osmanlı coğrafyasında gittiği her bölgeden kitap toplamış, parasının yetmediği veya sahibi satmadığı için alamadığı kitapları istinsah etmişti. Bir kitaba ulaşmak için tayinini bile çıkartarak o kitaba ulaşmaya çalışan bir kişiliğe sahipti.
Ömründe hiç fotoğraf çektirmemiş, günümüze gelen tek portresi Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver tarafından çizilmiştir. Daha sonra bu portrenin Kütahyalı ressam Ahmet Yakupoğlu tarafından renkli bir kopyası yapılmıştır.
35 BİN KİTAPLIK KÜTÜPHANE KURDU
17 Nisan 1916 yılında kurduğu kütüphaneye bütün ısrarlara rağmen isminin verilmesini istememiş, “yârân-ı kiramım” dediği kitapları için “Ben bu kitapları milletim için topladım ve milletime armağan ediyorum; kütüphanemin ismi de ''Millet Kütüphanesi'' olacak!” demiştir.
Ali Emîrî Efendi, kütüphaneye bağışladığı kitaplar için birinci rütbeden Maarif Nişanı ile taltîf edilmiştir.
Kütüphanenin binası, kitâbe ve vakfiyesine göre 1112 H. (1700-1701 M.) yılında Erzurumlu Şeyhülislâm Seyyid Feyzullâh Efendi tarafından Dârü’l-Hadis (Hadis İlimleri Fakültesi) olarak yaptırılmış ve kurucusunun adıyla “Feyziyye Medresesi“ olarak da tanınmıştır. Bina, İstanbul’da Fatih semtinde Fevzipaşa Caddesi’nin başlangıcı (eski adıyla Devehanı Sokağı) ile Macar Kardeşler Caddesi’nin kesiştiği, Feyzullah Efendi Sokağı (eski adıyla Halilpaşa Sokağı) ile Ali Emîrî Sokağı (eski adıyla Çamur Sokağı) arasındadır.
Ali Emîrî Efendi’nin kurduğu bu eşsiz kütüphanesinde, başta Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan ve Türk dilinin ve kültürünün temel kitabı olan, insanlığın ortak hafızası olarak 2017 yılında ''UNESCO DÜNYA BELLEĞİ''ne de dâhil edilen ''Divânu Lugâti’t-Türk'' olmak üzere çeşitli padişahların kıymetli divanları, tezhipli-minyatürlü tek nüsha nadir eserler vardır.
Ali Emîrî Efendi’nin telif ve istinsah ettiği eserleriyle birlikte Diyarbakır ile ilgili biyografi ve tezkire türünde yazdığı eserler bulunmaktadır.
Kısaca Türk-İslam dünyasının dil, edebiyat, tarih, coğrafya, tıp, sanat ve pozitif ilimlerle ilgili paha biçilemeyen el yazması eserler, ferman, berat, hat koleksiyonu, Cumhuriyet öncesi gazete ve mecmualar, yine Ali Emîrî Efendi’nin topladığı Fransızca kitaplar ile birlikte 30 bine yakın eser bulunmaktadır.
Ali Emîrî Efendi, 23 Ocak 1924 tarihinde vefatına kadar kütüphanesinin müdürlüğünü yürütmüştür. Kabri Fatih Camii hazîresindedir.
-Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından; Ali Emîrî Efendi’nin eserleri arasında yer alan Mir’âtü’-fevâ’id ve Mukaddimesi Millet Yazma Eser Kütüphanesi Ali Emîrî Edebiyat 562 ve Ali Emîrî Tarih 750 numaralarda kayıtlı yazma nüshalar esas alınarak Prof. Dr. Günay Kut tarafından incelemesi yapılarak 2014 yılında yayımlanmıştır.
-Divanı ise Prof. Dr. Günay Kut’un editörlüğünde Prof. Dr. Sadık Yazar ve Doç. Dr. Mustafa Uğurlu Arslan tarafından inceleme-metin olarak 2020 yılında yayımlanmıştır.
-Kütüphanesine kazandırdığı Dîvânu Lugâti't-Türk’ün de birebir ölçülerinde yeni bir tıpkıbasımı da inceleme yazısı ile birlikte 2017 yılında yayımlanmıştır.
Kaynak; Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı - wekipedi