Geçtiğimiz günlerde tanıdık bir çiftçinin evinin önünde serili buğdayları görünce;

Ne güzel, doğal buğdayla besleniyorsunuz? dedim.
Yok yahu o doğal değil, İsrail buğdayı
Nasıl Yani
Artık yerli tohum ekmiyoruz. Yasak, diyerek devam etti. Sadece bu değil, bütün ürünlerde yerli tohum ekmek yasak. Denetim yapılıyor, yakalanırsa, ceza kesiliyor. 

^^Keşke bu denetimler, sıkıntısını yaşadığımız diğer alanlarda da yapılsa'' demekten kendimi alamadım. 

Nereden nereye geldik. Bir zamanlar ürettikleri ata tohumuyla tarım yapan ve sağlıklı besinleri tükettiğimiz ülkede, şimdi ne hale geldik. Kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biri olan Türkiye'de, bugün tarım ve hayvancılık dibe vurmuş durumda.

Sağlıklı ata tohumları yerine ne olduğu belirsiz tohumlar kullanılıyor. Öyle tohum ki yeniden ekip aynı ürünü alamıyorsunuz. Tarım ve hayvancılıkta uygulanan yanlış politikaların sonucunu yaşıyoruz. Üretim yok. Tamamen dışa bağımlı hale gelmişiz. 

Hiç unutmam, eski Tarım Bakanı Bekir Pakdemir'li bir gazetecinin; ''neden ithal yapılıyor'' sorusuna; ''Türkiye’de para var ki ithalat yapabiliyor'' gibi tuhaf bir yanıt vermişti. 

Tarım ve hayvancılık önemli ve ciddi bir iştir. Tarım olsun ya da başka bir iş hiç fark etmez; Ehil olmayan kişiler tarafından yapılırsa, ondan başarılı bir sonuç beklenemez.

Türkiye bereketli topraklara sahip. Ancak bu bereketli topraklardan gereken bereketi maalesef alamıyor. Hani derler ya; ''Allah vermiş yemesini bilmiyor'' diye.

Çiftçi toprağa küstürüldü, maliyetler aldı başını gidiyor, çitçi kazanacağına, aracılar malı götürüyor. Tarlada 5 liraya satılan ürün tezgahlarda 25-30 liradan satılıyor. Ürün 5-6 katı fiyatla tezgahlarda yerini alıyor. Dolayısıyla da herkes her şeyi alamıyor. Vatandaşın da alım gücü dibe vurmuş durumda. Ülke git gide fakirleşiyor.

Türkiye, 126 ülkeden 133 değişik meyve ve sebze, tahıl ithal ediyor. Tarımda artık tamamen yabancılara bağımlıyız. Eti, yumurtayı, mercimeği ve samanı bile ithal ediyoruz. Tüm şartlara rağmen üretmiyoruz. Yani varlık içinde yokluk çekiyoruz.

Yerel ve yerli tohumu merak ettim ve araştırdım. Yerel ve yerli tohum farklı tanımlar. Yerli tohum sadece bir bölgeye özeldir. Orada yetişmiş, endemik yapıyla, doğal bitki örtüsüyle örtüşmüş, başka bir yerden gelmemiştir. Bir köye ya da ilçeye, bir ile ya da ülkeye aittir. 

Yerel tohum ise evrensellik taşıyabilir. Örnek olarak klasik patates, domates gibi. Dünyanın bir ucundan ülkemize getirilmiş ekilmiş, buraya uyum sağlamış, yıllar içinde yerelleşmiştir.

Yerel, bölgeye uyum sağlamış tohum ekim alanının hava, su, toprak yapısına uyum sağlamış demektir ve o bölgenin zararlılarına karşı koruma duvarı örmüştür. Bu nedenle dayanıklı ve dirençlidir. İlaç kullanmaya gerek bırakmadığı için endemik yapının ve doğal bitki örtüsünün korunmasında etkendir. 

Arılar, dost böcekler bitki döllenmesini rahatça sağlar. Döllenme için hormon, ilaç kullanmaya gerek bırakmaz. 

Ata tohumunu geliştirip daha iyi ve sağlıklı ürün almak yerine, ekim yasağının sürdürülmesini anlamış değilim. 

Tarımla ilgili yapılan tüm yanlışlar bugün yaşadığımız sorunu doğurdu. Eğer siz ülkenin karnını doyuracak her şeyi dışarıdan ithal ediyorsanız, o zaman da bağımsızlığınız tehlikeye düşer. 

Ülkenin bağımsızlığı için tarımın, tohumun kurtarılması ilaç devlerinin kartellerin elinden kurtarılması gerekir.

Tohumun özgür olmadığı bir ülkede tarım, tarımın özgür olmadığı bir ülke de, bağımsız ve özgür olamaz.