Türkiye'de yıllardır hep aynı filmi izliyoruz. Değişen sadece oyuncular. Her iktidar döneminde ekonomik krizler yaşanır ve faturası da emekçi kesime, emeklilere kesilir. Alışkanlık haline gelmiş gibi. Parasına para katan zenginler için herhangi bir kısıtlama getirilmez. Zaman zaman da iş dünyasındakilerin vergi borçları affa uğratılır.

Kısaca, emekçi ve emekliden fedakarlık istenir. Bu yıllardır böyle devam eder gider. Sanki ekonomik krizin sorumlusu emekçi ve emekli kesimmiş gibi.

Dedim ya hep aynı şeyi yaşıyoruz diye. Yıllar önceki iktidar ekonomik krizden çıkmak çıkmak için Kemal Derviş'i getirmişti. Tabi yine doğal olarak kemer sıkma işi, çalışan ve dar gelirli kesime kaldı. 

Bugün de yaşadığımız şey benzer. Türkiye'de uzun süre ekonomiden sorumlu bakan olarak görev yapan ve daha sonra vatandaşlığını aldığı İngiltere'ye dönen Mehmet Şimşek olayı. 

Şimşek de geçtiğimiz günlerde ekonomiyi düzeltmesi için yeniden Türkiye'ye çağrıldı. Göreve gelen Şimşek ile birlikte Merkez Bankası Başkanlığı'na da Hafize Gaye Erkal getirildi. Erkal'ın, klasik bir kaç açıklama dışında pek etkisini göremedik.

Şimşek'in de rasyonel zemine geri dönüleceği açıklamasından sonra ekonomide pek de öyle ciddi anlamda bir değişiklik yaşanmadı. Alım gücü gittikçe düşmeye devam ediyor ve yoksullaşma giderek daha da derinleşiyor. 

Şimşek'in ekonomi ile ilgili kredi kartı borçlarında yaşanan yüzde 116'lık artışı da ''güçlü ekonomik büyüme'' olarak göstermesi, geçim zorluğu çeken ve bazı ekonomi çevrelerince şaşkınlıkla karşılandı.

Şimşek, enflasyonun nedenleri arasında ''yüksek ücret artışları''nı  gösterdi. Ancak, bu açıklama TÜİK verileriyle hiç de örtüşmedi. TÜİK, işgücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içerisindeki payının 2016’da yüzde 36.3 iken 2022 sonu itibarıyla yüzde 26.5’e gerilediğini, sermayenin aldığı payın ise aynı dönemde yüzde 47.5’ten yüzde 54.5’e çıktığını açıkladı.

Şimdi sormak lazım; giderek gerileyen ücretler nasıl oluyor da enflasyonu artırıyor. Ama eğer 4'er 5'er maaş alanlar kastdediliyorsa o başka. 

Şunu sormak lazım, ekonomisi iyi olan vatandaş neden yüksek faizli kredi kartı ile harcama yapsın? Bir çok insan birden fazla kredi kartı kullanıyor. Bir karttan çekip diğer kartın borcunu ya da asgari ödemesini kapatmaya çalışıyor.  

Kredi kartındaki patlama ekonominin iyiye gittiğinin göstergesi olmamaz. Ortada yaşanan bir gerçeklik var. İşçi, memur, asgari ücretli emeklinin alım gücü diplerde, dar gelirli ayakta kalmanın çabası içerisinde.

TÜİK'in tablosu, enflasyonun yüksek ücretlerden kaynaklanmadığını gösteriyor. 

EMEKLİ İKRAMİYESİ

Cumhuriyet'in 100. yılı nedeniyle emeklilere bir defaya mahsus 5 bin lira ödenmesine karar verildi. Ancak gel gör ki; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın yaptığı açıklamayla öyle herkese ikramiye verilmeyecek.  Çalışanlar bu kararın dışında tutuldu. 

Şimdi sormak lazım 7 bin 500 lira alan bir emekli nasıl geçinsin. Yaşamak, ayakta kalmak için tabi ki çalışacak. Adamın ihtiyacı yoksa neden çalışsın. Demek aldığı maaşla geçinemiyor ki çalışıyor. O da Avrupalı emekliler gibi maaşını alıp dünya turuna çıkmasını bilir. Ancak verilen ücretle kımıldamaz ve geçinemez hale geldi.

Herkes bilir indirim zamanları vitrinlere yüzde 80-90 indirim yazıları konur ya. Durum biraz da buna benziyor. O yüzde 80-90 indirimi gösteren rakamlara yaklaşınca, en altta küçük puntolarla; ''80'ne varan, 90'a varan'' yazısını görürsünüz. İkramiye 5 bin lira olarak açıklandı ama, dul ve yetimlerin alacağı rakam, bunun yarısına yakın.

Emeklilerin bir bölümüne ikramiyeyi verip, diğerlerine vermemek büyük bir adaletsizlik. Madem böyle bir karar alındı, tüm emekliler bundan faydalanmalıdır. Verilen para da bu enflasyon ortamında öyle büyük bir para değil.

İkramiyeyi ya tüm emeklilere verin ya da hiç birine vermeyin. Adil olan hepsine vermek. Öyle ''mücbir'' sebebe sığınmakla olmaz. 

Sonuç olarak; bakanların açıklaması aslında ekonominin ne durumda olduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Tüm emeklilere 5 bin lira veremeyecek duruma gelmişiz.