Diyarbakır’da Halkevi binası iken sinemaya dönüştürülen Yenişehir Sineması'ndan sonra kentte kurulan ikinci sinema, İnönü Caddesi üzerinde Bab-i Kal Türbesi yakınında inşa edilen Esin Sineması’dır.

Aslında bunu Diyarbakır’da özgün mimarisi ile ilk sinema olarak da saymak gerekir. 

1942 yılında işletmeye açılan Esin Sineması’nın ilginç bir de öyküsü vardır; Sonraki yıllarda değişik isimlerle faaliyetini sürdüren Esin Sineması, Diyarbakır’da oto lastiği ticareti yapan Mardinli iş adamı Hüseyin Esin tarafından bir inat sonucu sinema olarak inşa edildi. 

Uzun yıllar bu sinemada makinistlik ve yöneticilik yapan Ali Sarısu’nun anlatımına göre; Hüseyin Esin bey bir gün hanımı ile birlikte Yenişehir Sineması’na gittiğinde kendisine yer olmadığının söylenmesine sinirlenerek İnönü Caddesi üzerindeki boş arsaya Esin Sineması’nı yaptırmış. 

Tabii o yıllarda Diyarbakır’ın, ikinci bir sinemayı kaldıracak seyirci potansiyeli olmadığı için Hüseyin bey birkaç yıl sonra bu işten vazgeçmek zorunda kalmış. 

Esin Sineması’nın adı önce Sümer, sonraki yıllarda da Melek ve Atlas olarak değiştirildi ve 1960’lı yılların sonlarına kadar bu isimle faaliyetini sürdürdü…  

Esin Sinemasından sonra 1952 yılında Mardinkapı semtinde, Deveci ailesi tarafından yöneticisi oldukları Dicle Spor Kulübü’nden esinlenerek Dicle Sineması’nı kurdular. 
,
Kamışlı Ziyareti sokağının karşısındaki Salos Mescidi yakınındaki Hoca Hüseyin Hanı, yeniden onarılarak ve düzenlenerek açılan Dicle Sineması sonraki yıllarda, Deveci kardeşlerin Dağkapı’daki Yeni Şehir Sineması’nın işletmeciliğini almaları sonucu Can kardeşler tarafından bisküvi ve şekerleme fabrikasına dönüştürüldü…

Diyarbakır’da 4’ncü sinema olarak da 1960 yılında işletmeye açılan o zamanki adıyla Sümer Sineması’nın arka sokağında Nilgün Sineması kuruldu.. 

Diş Tabibi Aziz Giray ile Silvanlı iş adamı Selahattin Azizoğlu ortaklığında o yıllardaki adıyla Sümer Sineması’nın arka sokağında yaptırılan ve işletmeye açılan sinemaya, o yıllarda ilk yarısı renkli çekilen Türk Filmi Nilgün’den esinlenerek Nilgün Sineması adı verildi. 

KIŞLIK-YAZLIK BÖLÜMLER

Diyarbakır’da kapalı mekan olarak işletilen sinemaların  birer yazlık bölümleri de vardı. Ayrıca, Vali Konağı bitişiğinde Yıldız ve İnönü caddesindeki Yeşilsaha yazlık sinemaları da haziran, temmuz ve ağustos aylarında faaliyete geçiyordu.

Kuşkusuz, evlerde televizyon ve doğru dürüst radyonun bile olmadığı 1940’lı, 1950’li yıllarda halkın tek eğlencesiydi sinemalar. Gece, Suare tarifesi pahalıydı. Balkon 35 kuruş, salon 25 kuruş idi…. 

ÖĞRENCİ MATİNELERİ

Yenişehir sinemasında bu yıllarda çarşamba ve cumartesi günleri öğrenci matineleri olurdu ve indirimli tarife uygulanırdı. Bu günlerde öğrenci tarifesi 12,5 kuruştu. Bu kadar parası olmayanlar filmin başlamasını beklerdi.

Film başladıktan 10-15 dakika sonra 5-6 kuruşu verir içeriye girerlerdi. 

O yıllarda, yani 1950’lı yıllarda en çok ilgi gören filmler kovboy ve Tarzan filmleriydi. 

Kovboy filmlerindeki başrol oyuncusuna herkes Esas oğlan derdi. Filmde kötü adamlar ya da Kızılderililer tarafından esir alınan kızın kurtarılması için at sırtında koşan Esas oğlan ekranda görünür görünmez bütün sinema alkıştan çınlardı. 

TARZAN FİLMLERİ 

Tarzan göründüğünde salon alkış ve ıslıktan adeta yıkılırdı. Tarzan’ın yüzme ve atlama stilini dikkatle takip eder, eğer mevsim yaz ise gidilen şehir içindeki havuzlarda taklit etmeye çabalanırdı.
 
O yıllarda 36 kısım macera filmleri de moda olmuştu. Sonra, devamlı film gösterimleri başladı. Bir günde, daha doğrusu bir seansta iki-üç film gösterilird.

Film afişleri bir hamalın sırtında veya faytonlarda mahalle ve semtlerde dolaştırılarak reklamı yapılırdı.

KADINLAR MATİNESİ
 
Mahalledeki kadınlar toplanır, daha önceden tespit ettikleri bir sinemaya topluca giderlerdi. Bazen yanlarında pikniğe gider gibi, evde hazırladıkları yiyecekleri de götürürlerdi…

CUMHURİYET ÖNCESİ

Cumhuriyet öncesinde de ticaret ve siyaset merkez konunda olan Diyarbakır, bu özelliğine o yıllarda bir de müzik, sinema ve tiyatro başta olmak üzere, zengin bir sanat ve eğlence kültürünü eklemişti. 

SANATÇILAR İTALYA'DAN

O tarihlerde ‘Balkanlar ve Ortadoğu’nun en büyük sineması’ olarak büyük ün yapan Dilan Sineması 1900 kişilikti ve 70 locası vardı. 18 metrelik sahnesi Türkiye’nin en büyüğüydü. Binada lüks dükkânlar ve gece kulüpleri vardı. 

Dilan Sineması’nın orta katında Rico Pavyon adıyla açılan gece kulübünde, İtalya’dan getirtilen sanatçılar program yapıyordu. 

Devam Edecek (Dicle Bar açıldı)