Diyarbakır, son zamanlarda tekstil sektörünün sancılarıyla boğuşuyor.
İstihdamın lokomotifi, bölge ekonomisinin can damarı olan bu sektör, adeta bir can pazarı içinde. Vali Murat Zorluoğlu'nun sektör temsilcileriyle bir araya gelmesi, umut ışığı yaksa da, sorunların derinliği ve aciliyeti, bu dokunuşun ne kadar etkili olacağını sorgulatıyor.
Ekonomik krizin yıkıcı etkileri, döviz kurundaki dengesizlikler, artan enerji ve hammadde maliyetleri, Diyarbakır tekstilini adeta bir cendereye sıkıştırıyor. Güneydoğu Tekstil Sanayi ve İş Adamları Derneği (GÜNTİAD) Başkanı Sezai Ayas'ın da belirttiği gibi, KOBİ'lerin finansmana erişimi neredeyse imkansız hale gelmiş, lojistik altyapısı çağın gerisinde kalmış ve dijital dönüşüm desteği adeta unutulmuş durumda.
Tekstil OSB'deki çalışma koşullarının yetersizliği, çevreye duyarlı düzenlemelerin eksikliği ve kira bedellerinin yüksekliği ise cabası.
Ancak sorunlar, sadece ekonomik ve teknik boyutlarla sınırlı değil. Bölgenin sosyo-ekonomik yapısı, güvenlik sorunları ve yatırımcı algısı gibi faktörler de tekstil sektörünü olumsuz etkiliyor.
Geçmişte yapılan teşviklerin yetersizliği ve sürdürülebilir bir sanayi politikasının eksikliği, bugünkü krizin temel nedenleri arasında.
Vali Zorluoğlu'nun tekstil sektörünün önemini vurgulayarak çalışma grupları oluşturulacağını açıklaması, elbette olumlu bir adım. Ancak bu çalışma gruplarının ne kadar etkili olacağı, somut projelerin ne zaman hayata geçirileceği ve sektörün acil ihtiyaçlarına ne kadar cevap vereceği belirsizliğini koruyor.
OSB'lerdeki altyapı ve çevre düzenlemelerine yönelik projelerin önceliklendirilmesi, kira sorununun çözümü için yerel yönetimlerle iş birliği yapılması sözü, umut verici olsa da, geçmişteki benzer girişimlerin akıbeti, bu vaatlerin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulatıyor.
GÜNTİAD Başkanı Ayas'ın yeşil enerji ve mesleki eğitim programları için kamu-özel sektör iş birliği çağrısı, sektörün geleceği için hayati önem taşıyor. Ancak bu iş birliğinin nasıl hayata geçirileceği, hangi projelerin önceliklendirileceği ve sektörün ihtiyaçlarına uygun nitelikli iş gücünün nasıl yetiştirileceği soruları cevapsız kalıyor.
Diyarbakır tekstilinin geleceği, sadece Vali'nin dokunuşlarıyla değil, tüm paydaşların samimi iş birliği ve kararlı adımlarıyla şekillenecek. Sektörün acil ihtiyaçlarına yönelik somut projelerin hayata geçirilmesi, uzun vadeli bir sanayi politikasının oluşturulması ve bölgenin sosyo-ekonomik yapısının iyileştirilmesi gerekiyor.
Aksi takdirde, Diyarbakır tekstili, sadece bir kriz hikayesi olarak hafızalarda kalacak ve bölge ekonomisi, telafisi zor yaralar alacak.