Kıymetli Okurlar önce sizlere Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu Ferman Narin ile tanıştırayım:

        Diyarbakır Bağlar doğumlu olan, “Pirabok” adlı kısa filmle uluslararası bir başarıya imza attı.        
Film, İtalya’da düzenlenen Florence Film Awards festivalinde korku dalında birinci oldu. Yönetmenliğini Yaptığı Kısa Filmler uluslararası yarışmalara katıldı. AFSAD Kısa Film Festivali, 1. Mezopotamya Film Festivali, En İyi Öğrenci Filmi. Rotary Kısa Film Festivali, 1. Kingston Upon Thames Film Festival, 6. Sakarya Kısa Film Festivali, Kurmaca Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2020 bunlardan bazıları.

                      Bugün makalem bir yazı değil de, Fotoğraf ağırlıklı 1900'lü yıllardan bugüne Diyarbakır’ın dönüşümü görsellerle anlatmak istiyorum. Yönetmen Ferman Narin Eski Diyarbakır fotoğraflarını incelemiş, güncel haliyle aynı açıdan çekmiş. Özellikle akademisyenler için tarihsel ve sosyolojik açıdan değerlendirme yapmak için mükemmel çalışma. Bu fotoğrafların bende yaptığı çağrışım; Arşivimde bulunan Gülden Karaböcek’in unutulmaz hit plağındaki şarkısındaki duyguyu anlatıyor. Hüzün dolu sesiyle “Gözümde canlanır koskoca mazi.” derken gözlerimiz buğulanıyordu..

                 1969 senesi Solda en başta Diyarbekir’in en ünlü pastanesi Şehmus. Karşıda binada Onur palas altında sırasıyla Atlas şekerleme Tekel bayi Garbis Beg, Gazete satıcısı Gameda bayii Hakkı Tanaman Ağabey, Binbirçeşit tuhafiyesi, Tillolu Şükrü Yavuzer. Nebi caminin yanında kılıç pasajı henüz karpuzda vitaminmiş.

            İkinci görsel 1950 yılı Deliller hani (şimdiki Kervansaray oteli) altı. Lokantanın tam ismi ''Boşver iyi olur- Vatandaş lokantası'' sahibi rahmetli Sofi Salih Tutka. Hem hesaplı hem lezzetli. Dedem Kahveci Abbas’ın arkadaşıydı.Oğlu Gazyagı satan gazcı Musa Tutka’yı Mardinkapı’da herkes tanırdı.

          1960’lı Yıllar Urfakapı Melik Ahmet Caddesi caddesi eski borsa hanı, sağdaki türbe Sarı Saltûk Gülşenî’nin halifesi olan Şeyh Sadık Efendi Türbesi. Sağdaki foto Diyarbekir Hasanpaşa Hanının önü 1930 yılı Osmanlı paşası Vezirzade Hasan paşa yaptırmıştır.. Eskiden Alt taraflar ahırdı.. Yücel Baran dedesi Ali baran ve Kardeşi Emin Baran 85 yıl bu hanı işlettiler. Yukarısı Diyarbakır ilk oteli olan Hasan paşa oteli altı ise kalanların atları için ahırlar varmış. Şimdi turistik düzenlemesi yapılmış, Kafeterya, hediyelik eşyalar ve kitapçılar var.

                1915’lerden kalan sadece Siyah beyaz fotoğrafta, ellerinde tokmak, çeşmede çamaşır yıkayan altı kadın var. Çeşmenin arka fonunda da Diyarbakır Surları görülüyor. Anzele suyu Evliya Çelebi’nin satırlarında da rastlanır: “Bu balıklı abı-ı hayat bir sudur, bir dolu insan bu suda yıkanıp humma ve cüzzam gibi hastalıklardan yıkanıp ölümden kurtulmuşlardır.”

            Bu iki fotoyu görünce “Urfa kapı anzele yoruldum gide gele” sözleri döküldü. Diyarbekir Kabadayıları, yazarı, O kuşağının hocası ve hepimizin abisi Mustafa Gazi veya hak ettiği isim ile ‘Seyda’ Sanatçı Şoreş için yazdıgı  harika bir komedi rock olan Fiskaya klibi gelir. ‘Xerîbim’ ‘Fisqaya’ ‘Bê te nabê’ gibi şarkılar ve yine 200’e yakın çeşitli sanatçılar tarafından okunan şarkıların bestekârıydı Seyda. Hep siyah giyinirdi. Siyah bere, siyah gözlük, siyah pantolon, siyah mont, siyah ayakkabı, Ölümüne çeyrek kala bile hastanede yazıp, çizyordu, onu unutmak mümkün değil. Dilerseniz onun garibim adlı şarkısının sözleriyle yazımıza noktayı koyalım.  

Xerîbim

Ji te dûr im li van Çolan

Dinya li min bûye zîndan

Xerîbim ez xerîb im

Bimrim ez te nebînim yar..  

Anlamı : Garibim

Senden uzağım bu bozkırlarda

Dünya zindan olmuş bana

Garibim ben garibim

Ölsem seni göremesem yar…

Kaynak eski fotolar : Fotograf sanatçıları Adil Tekin, Nejat Satıcı, Gezgin Eric Janus. güncel fotolar Yönetmen Ferman Narin.